Hiç abartısız olarak söylüyorum memleketin başına gelmiş en büyük felaket olan AKP, her yönüyle tarumar ediyor ülkeyi… Devlet, akıl almaz bir lümpenlik, kahvehane lakırdısı bile sayılmayacak bir belagatle yönetiliyor… Tüm kurumlarda düzey yerlerde sürünüyor… Ayakkabılarını bağlamaktan aciz adamların üretip,  ala-yı vala ile sunduğu projeler, aklı almaz kaynak savurganlığının ardından, sanki uygulamaya koyan başkasıymış gibi, bir başka şaşa ile kaldırılıyor rafa… Yerine her türlü akılla izaha muhtaç bir başkası konurken, itiraz edenlere Başefendi kükrüyor: “Sizden öğrenecek değiliz…”

 

Şahsına doğaüstü güçler vehmedip, “Rabbim de, milletim de affetsin” diyerek kendini layüsel kıldıktan sonra, sözüm ona özeleştiriler yapıyor şimdi de… “İstanbul’u mahvettik” diyor; hızını alamıyor, “Yaylaları kirlettik, rezil ettik” cümlesini ekliyor peşine… Saray medyası yüce gönle bağladığı bu sözlerden bin türlü samimiyet çıkarmaya çalışıyor… Herkes biliyor ki, en küçük içtenliği yok o sözlerin… “Aziz kenti mahvettik” diyenler, aynı imar uygulamalarını, aynı azgınlıkla sürdürüyor çünkü… O kente en büyük saldırı olan Kanalistanbul gibi rant projelerinden en küçük ödün vermiyor…

 

HER ŞEYİ RANTA ÇEVİRMEK GİBİ AKLA ZARAR BİR DERTLERİ VAR

Bir dünya mirası olan Uzungöl’ü, Ayder’i, Kafkasör’ü Cerrattepe’yi geri döndürülemez biçimde tahrip eden uygulamalar, “Burayı mahvediyorsunuz” diye ayağa kalkan halka dipçiği çakıp, biber gazı  sıkılarak, bizzat bunların zamanında geçirildi hayata… Ardından da o çirkin görüntüler ortaya çıktı… Sözde özeleştiri yaparken, o insanlardan bir özrü bile esirgediklerine göre, hiç sıkılmaları yok bunların… Hem suçlu, hem de güçlüler üstelik… Ülkenin doğal, tarihi, kültürel değerleri umurlarında bile değil ayrıca… Her şeyi ranta çevirmek gibi akla zarar bir derdin ateşinde yanıyorlar…

 

Aynısı burnumuzun dibindeki dünya cenneti Güzelcehisar’da yapılıyor şimdi de… Lav sütunlarını turizme açacağız diye, 850 milyon yıllık bir dünya mirası yok ediliyor… Geçtiğimiz günlerde, bir başka nedenle Bartın’a gelen, Başefendi’nin baş çıraklarından Veysel Eroğlu, projenin zararlarını bile göre, “Biz bunun farkındayız ama buraya ulaşım için bu da şart. Turistlerin lav sütunlarını seyretmesi için yapılıyor” demiş gazetecilere… Ne büyük bir samimiyet değil mi? Daha ne desin? “Doğa değil, rant önemli… Onun için de her şey mubah…” diyecek hali yok ya hazretin…

 

OLAYLARIN ALLEM KALLEM CAMBAZLIKLA, ÜZERLERİ ÖRTÜLÜYOR

AKP elebaşları yalan yanlış politikalarla adeta bir buldozer gibi geçiyorlar ülkenin üzerinden… Kamuoyu bin türlü dezenformasyonla yanıltılıyor… Çok da başarılılar… Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Altepe, gözyaşları içinde istifasını açıklarken, “Ailem, çocuklarım tehdit ediliyor” dedi örneğin… Bir büyükşehir belediye başkanı mafyatik yöntemlerle istifaya zorlandığını iddia etti; bunu tüm dünyanın izlediği canlı yayında dile getirdiği halde, allem kallem cambazlıkla, üzeri örtüldü… Dahası saray medyası başka konularda vaveyla kopardı ki, olay iki gün bile konuşulmadı ülkede…

 

Başefendi öyle de avanesi farklı mı? Belediye başkanlarının istifalarını hangi AKP’liyle konuşsam hepsinde aynı replik: “Sana ne, o bizim iç meselemiz…” Bir lahavle çektikten sonra hepsine, “El insaf” dedim. Ekledim ardından: “Siz memleketin sahibisiniz de, biz maraba değiliz… Bu belediyelerin dudak uçuklatıcı boyutlarda borcu olduğu söyleniyor…  Babanızın kesesinden mi ödeyeceksiniz bunları, yoksa bizden aldığınız vergilerden mi? Yolsuzlukları ya da FETÖ bağlantıları tespit edildiyse, yargıya teslim etmek yerine tehditle istifaya zorlamak, hukuk değil mafya devletlerinin işidir… Bu size yakışabilir ama biz peşini bırakmayız…”