Filyos, bölgemize can suyu veren deli akışlı bir ırmağı Karadeniz’in… Bereketli sularının bin yıllar boyunca sabırla oluşturduğu verimli toprak, bin bir türlü canlıyı besliyor... Çevresindeki zengin orman örtüsü, gönül çelen görüntüler sunmanın yanı sıra, ürettiği oksijenle, tüm ülkeye soluk oluyor aynı zamanda… Biyolojik çeşitlilik yönünden de çok zengin olan Filyos, sürüngenin de sonsuzluğa kanat çırpan kuşlarına kadar her türlü canlıya yaşam alanı sunuyor… Su olur da insan yerleşimi olmaz mı? Filyos antik kenti, Kadıoğlu mozaikleri anlatıyor ki, uzun bir insanlık öyküsü yazılı buralarda…
 
Doğa Koruma Milli Parklar Genel Müdürlüğünün internet sitesinde, “Filyos Deltası, Kuş Cenneti” adlı bir e-kitap bulunuyor. “Orman Su varsa, hayat da var” alt başlığıyla yayımlanan kitabın ilk sayfasında, “Anadolu’nun eşsiz köşelerinden birisi” başlığı altında aynen şunlar yazıyor: “Batı Karadeniz Bölgesinde, Kızılırmak deltası ile Sakarya Nehri deltası arasındaki en önemli alan Filyos deltasıdır.” “Filyos deltasına sahip çıkmalıyız”diyerek devam eden sonraki sayfalardaysa: “Filyos Kuş Cenneti, 200 kadar kuş türü, diğer amfibi, sürüngen, memeli ve omurgasız için barınaktır” yazıyor.
 
PROJENİN İÇERİĞİ EVLERE ŞENLİK
Devletin bir biriminin gözbebeğimiz gibi korunması gereken alan dediği Filyos Vadisi’nde, aynı devletin diğer birimlerinin geliştirdiği projeler de evlere şenlik seçenekler sunuyor… Termik santral mi dersiniz, petrokimya tesisi mi? Çimento fabrikası mı arasınız, demir-çelik mi? Doğa düşmanı ne kadar kirli yatırım ürünü teknoloji varsa Filyos’a getirilmeye çalışılıyor… Zonguldak İl Özel İdaresinin yayımladığı “Zonguldak İli 1/25000 Ölçekli Çevre Düzeni Planı Açıklama Raporu”nda aynen şu cümleler yazılı mesela: “Yeni kurulacak termik santrallerin yer seçimi planlama bölgesi için büyük önem taşımaktadır. Yer seçiminde, en başta Filyos Yatırım Havzasına yönlendirilmelidir.”
 
Aynı raporda, Zonguldak ve yakın çevresinin, bu derece büyük bir nüfusu kaldıramayacağı değerlendirilmektedir. Jeolojik açıdan sakıncalı alanlar, tasman riskleri, gelişme alanlarının orman rejimine dâhil alan sınırlarına ulaşması gibi nedenlerle kentsel alanlar eşiklere erişmiştir. Ayrıca, Çatalağzı ve Muslu’da günümüzde var olan ve planlanan termik santrallerin yaratacağı çevresel olumsuzluklar ve kirlilik bu eksende yaşayacaklar için bir diğer risk faktörünü oluşturmaktadır” şeklinde ibareler bulunurken, devamında, yukarıdaki cümlelerin olmasını hangi akılla açıklayacağız…
 
YÖRE EKOLOJİK YIKIMA SÜRÜKLENİYOR
Açıklayamayacağız elbette… Artık izanının tümden kaybetmiş siyaset kurumunun halka doğru düzgün bilgi vermeye bile gerek görmeden, “iş-aş” goygoyuyla yürüttüğü planlar yöreyi bir ekolojik yıkıma sürüklüyor… Zonguldak Kültür ve Eğitim Vakfının düzenlediği, “Ekolojik ve Ekonomik Sürdürülebilirlik Açıdan Filyos Vadisi Sempozyumu” bu sorunu enine boyuna tartışmayı amaçlıyor… Meselenin tüm taraflarını ve sorunla çözüm yollarını en iyi bilen bilim insanlarını bir araya toplayarak, yöremiz için en doğru çözümü bulmaya çalışacağız…
 
Sempozyumun açılış konuşmasını 1960’lı yıllarda henüz gencecik bir akademisyenken, DPT adına yörede ilk çalışmaları yapan Prof. Dr. İlhan Tekeli yapacak. 1964 yılında “Zonguldak Ön Planı” adıyla yayımlanan ve aynı zamanda Türkiye’nin ilk bölgesel kalkınma planı olarak ayrı bir önemi de bulunan çalışmasında ne murat etmişti, hangi sonuçlar alındı, neden başarısız olundu gibi sorulara yanıt arayacak sevgili hocamız… Toplam 18 bildirinin sunulacağı sempozyumu, diğer tartışmalarla birlikte kitap haline getirip kentin önüne koyacağız... Gerisi yöre halkıyla oy verdiği politikacıların bileceği iş…