Ülke gündemini oluşturan maddeleri bir gözden geçirelim mi?

Spor etiği açısından, şike süreci çerçevesinde, FB başkanı Aziz yıldırım, cezaevine girecek mi? Gezi olaylarından sonra, sandıktan umudunu kesmiş tayfa’nın yeni kalkışma organizesi 1 Mayıs etkinlikleri nerede yapılacak? Cumhurbaşkanlığına adaylar kimler olacak?

1 Mayıs Gösterileri isteği yine bahane. Amaç, üzüm yemek değil, bağcı dövmek.

Tekelci Sermaye’nin keyfini gıdıklayıp, faizleri arttırmak.

Ülke Huzuru’nu bozup, Borsa’yı - Para’yı düşürüp, ekonomi’yi zarar’a sokmak. Kır da, bayırda meydanda oturup bahar havası teneffüs etmek, halay – horon’la eğlenmek var mı?. Varsa yoksa, ‘işçi - anarşi’ gösterimi ile yasaları çiğneyip, ‘gazlı – cop’lu’ görüntüler yaratıp, dünya’da gündeme gelip, ‘muhalefet’ yapmak…

Türk Sporu’nun mevcut sorunlarından biri olarak görülen Aziz Yıldırım vakasıda, ‘masum istek’ görünümlü bir anarşik eylem. Adli’ye içinde aranması gereken hak, sokak ve meydanlarda, tehdit sloganlarıyla, spor etiğine aykırı gelişiyor.

Olacağı şu. Aziz Yıldırım vakası da, 1 Mayıs Gösterileri’nin yeri konusu da, yasaların çizdiği çerçeve de şekillenecek.

Gelelim, Cumhurbaşkanlığı konusuna.

Seçim arifesinde, ‘seçim barajı’ düşürüleceğine inanmıyorum. Sistemle ‘hukuki çerçeve’de oynanabilir.(……)

 Her halükârda, yerel seçimde % 46 oy almış bir iktidar partisinin göstereceği aday’ın, kazanma şansı büyük. Mevcut Cumhurbaşkanı’nın, lider’i olduğu ve siyaset’te marka’yı yakaladığı AKP’nin ‘2023 hedefli’ adayı karşısına çıkacağını zannetmiyorum.

Etnik yapılaşma’nın temsilcisi olarak görülen BDP ve Milliyetçi yapılaşma içindeki MHP’nin, ortak aday tezgâhına geleceğini de zannetmiyorum. Kuvvetli aday etrafında kümelenme yüzünden, büyük şehirlerde oy oranları % 10 -12 oranında düştü. Emanet giden oyların, bakalım kaçı aynı çatı altına dönecek?

Cumhurbaşkanalığı konusunda, aktif rolü yine Ana Muhalefet partisi oynayacak.

Görüldüğü kadarıyla ne Genel başkan Kemal Kılıçtaroğlu (CHP), ne de Devlet bahçeli (MHP), % 60 kaybetme riski olduğu için, ortaya çıkamayacaklar.

Ortaya çakamayış, Bir Türkiye Partisi olamayış yanında, Bölgesel Lider ve çoğunluğu kucaklayamayan politikacı tipi çizmelerine sebep olacak.

Kılıçdaroğlu’nun aradığı ‘birleştirici aday’ özelliklerini kendinde görmeyişi, tabanını rahatsız edecek. Ülkücülerin ‘Devlet’in başına Devlet gelecek’ istekleri de ‘Ne zaman?’ sorgulamasıyla yeni bir tartışma başlatacak.

Seçim sonrası beklentileri yorumlamak çok Afaki olur. Biz, ‘an’ itibarıyla gelişmeleri inceleyelim.

Önemli gelişme CHP’de yaşanıyor. Birinci derece yakınından aldığım bilgiye göre, CHP lideri Kılıçdaroğlu, Zonguldak milletvekili Prof. Mehmet Haberal’a ‘adaylık’ teklifinde bulunmuş.

Prof. Haberal (1944 - Rize) Ülkemizin yetiştirdiği ender TIP adamlarından biri. Başkent Üniversitesi eski Rektörü. Türkiye’de ilk Organ nakli’ni(1975) gerçekleştiren ve Amerikan Cerrahlar Koleji Şeref üyeliğine seçilen ilk Türk.

Ancak, Demirel’in Başbakan olduğu dönem de, Mesut Yılmaz karşısına Rize’den milletvekili adayı olarak politika’ya (1991) girdikten sonra başına gelmeyen kalmadı.

2009’da Ergenekon Soruşturması kapsamında gözaltına alındı. 2011 Seçimlerinde, CHP’den aday gösterilip, Cezaevinde iken Milletvekili seçildi.12 yıl 6 ay hapis cezası alıp, ardından tahliye (2013) edildi.

Bu gün, kendisine ikinci defa Cumhurbaşkanlığı teklif ediliyor.

Sayın Haberal’a ilk defa, zamanın Başbakan’ı Bülent Ecevit tarafından (22 Nisan 2002) teklif yapılmıştı. Kabul etmemişti. Bu gün de, bu ortam da kabul edeceğini zannetmiyorum. Bunu ‘beceremez’ manasında demiyorum.

Sayın Haberal, marka kariyeri ve mesleki kalitesi açısından Dünya da teklerden. Hemşehrimiz ve dostumuz olması açısından bizim için büyük bir onur. Görünen odur ki; Siyaset maddi olarak O’na belki bir şeyler vermiştir ama, manevi olarak kaybettirmiştir. Mevcut yapısıyla siyaset, O’nun yapısıyla uyuşmamıştır.

Kaldı ki, Siyasi arena’daki yerleşik yapı, O’nun % 51 gibi bir oy oranını yakalamasına engel gözükmektedir. Cumhurbaşkanlığını kaybettikten sonra, Parti Genel Başkanlığını’ kurtlar sofrasından alabilmesi de kolay değildir. Yani, Ortaya çıkış sonrası, kendisini bir dünya maddi – manevi macera beklemektedir.

SONUÇ; Bence, Sayın Haberal, Cumhurbaşkanlığı için yapılan teklifi kabul etmez.

Ancak; Seri seçim yenilgileri alan Kılıçdaroğlu’nun koltuğuna ‘konsensüs’ sağlanıp, davet edilirse oturur.

Yoksa; Mesleki kariyeri ile Ülkesine hizmete devam eder.