Son zamanlarda, kentte, önemli gelişmeler yaşanıyor. Sahil bandında düzenleme çalışmaları sürerken, Fener ve Lavuar Alanı’nda yapılacak çalışmalar tartışılıyor gazetelerde. Doğru söylemek gerekirse, kentin kanayan sorunlarının çözümü için atılan adımlar içimde coşkudan daha çok endişe doğuruyor, süreç şeffaf işlemiyor çünkü. Kentsel alanların korunup, kimlik katan bir değere dönüşmesi için çaba harcayan insanların katılımını sağlamak bir yana ne yapılacağı hakkında bile bilgi verilmiyor kimseye…
 
Gerçekten şaşırtıcı bir süreç yaşanıyor. Zonguldak’ın biraz daha yaşanır olması, azıcık da olsa elinin yüzünün toparlanması için son şansı olan Lavuar Alanı’nın iki hafta sonra ihalesi yapılacak, ama hâlâ kamuoyuna sunulmuş bir proje yok ortada. Başkan ve çevresindeki birkaç kişi dışında kimse de bilmiyor. Geçenlerde, açıklama yaptıkları takdirde, “Herkes bir fikir söyleyerek zaman kaybına neden oluyor” demişti Sayın Alan. Anlaşılan o ki bu çağdışı, anti demokratik fikrini ısrarla sürdürüyor…
 
YOK SAYILAN İNSANLAR VE EMEĞİ KADAR KENTİN DÜŞÜNSEL BİRİKİMİDİR
Şimdi nasıl anlatsam bilmem ki, nasıl düzenleneceği konusunda adeta papatya falına baktığımız Lavuar Alanı, bir mücadelenin ürünü olarak çıktı ortaya. Kente kazandırılması için pek çok insan, kurum, kuruluş emek harcadı, alın teri döktü, fikir geliştirdi. Bir sosyal merkez olarak düzenlenip kente görsel zenginlik katan mekâna dönüşmesi için projeler geliştirildi, yarışmalar düzenlendi. Bugünün rakamlarına tahvil etsek belki de milyonları bulacak para harcandı hatta…
 
Sormak hakkım: Lavuar Alanı’yla ilgili bunca kavga verilmemiş, emek harcanmamış, fikir geliştirmek için çalıştaylar, arama konferansları düzenlenmemiş gibi davranmaya kimin hakkı var? Kim bu kentin sahibi gibi davranma, kendinden başka her fikri yok sayma cesareti buluyor kendinde? Yok sayılanın insanlar ve emeği kadar kentin düşünsel birikimi olduğu hiç mi düşünülmüyor? Bir kez olsun ortak akılla hareket edilmeyecek mi bu kentte? Birlikte iş yapmanın coşkusu hiç mi yaşanmayacak?
 
ACININ BİN TÜRLÜSÜYLE MEYDANA GELDİ BU KENT
Hepimiz biliyoruz, görevde bulundukları sırada kentsel vizyonu olmadığını defalarca ortaya koyan önceki yönetim, devasa ölçekte gördüğü projeyi hayata geçirecek enerjiden de yoksundu kesinlikle. Sorunu gündemden hep uzak tuttu bu yüzden, görünmez kılmak için elinden geleni yaptı adeta. Merkezi yönetimse CHP’li belediyeye prim yaptırmamak için sorunu resmen kördüğüme çevirdi. Cezayı çeken de Zonguldak oldu. Üzerine karanlıklar yağan pejmürde bir kent olup çıktı sayelerinde…
 
Lavuar Alanı kentin ortasında öküz ölüsü gibi bırakıldı yıllarca. Yayılan leş kokusundan bunalan yurttaşlar “İllallah” dedi. Bu bıkkınlık, oldubitti için veri olarak kullanılıyor birilerince. Haykırıyorum: Acının bin türlüsüyle meydana geldi bu kent. Madenkeşlerin akıttığı oluk oluk ter harcını kardı. Bu yüzden de emek kente çıktı adı. Bu dikkate almadan yapılacak her şey, o büyük meşakkati yok sayma, kenti var eden değerlere sırt çevirme anlamına gelecektir. Ve inanın yapanlar “yok hükmünde” olacaktır yarınlarda…