Akşam rehaveti içinde uzanmış, kestane kebap eşliğinde tartışma programlarından birini izlerken gazeteden Hülya Kıral telefonla arayıp, “Ahmet Abi, ‘O ses Türkiye’ yarışmasını aç. Zonguldaklı bir yarışmacı var orada. Belki de tanıyorsundur, Çok güzel söylüyor.” demese, ben de, pek çok kişi gibi ertesi gün gazetelerden öğrenecektim Hasan’ın Türkiye’yi ayağa kaldıran performansını. Tanıyordum elbette. Hasan bizim Hasan’dı. Fahri Bozbaş’ın kumpanyası Tiyatro Arın’da, BKM’de keman çalan, tiyatro oynayan, mütevazı duruşu, efendiliği ve mahcubiyeti ile herkesin sevgisini kazanmış güzel çocuğuydu kentimizin. Defalarca ZOKEV’in etkinliğinde elinde kemanıyla sahne almış, pek çok kez de Fahri’nin baca ağzı şarkılarına eşlik etmişti…

Doğal bir refleksle Fahri’yi aradım hemen. Hasan’ın gittiğini biliyormuş da, yarışmanın o akşam olduğundan haberi yokmuş. Sokakta yürürken çalan telefonundan öğrenmiş o da. Hemen bir çorbacıya girmiş, orada izliyormuş. Coşkulu bir sesle anlattı bunları bana. Doğrusu ya ben de gurur duydum Hasan’la. Bire bir emeğim olmasa da içimizden yetişen bir değerin ülkeyi ayağa kaldıracak işler yapması çok güzel bir şeydi. Ama acıydı da… Değeri hiç bilinmiyordu çünkü bu insanların. Sızılı kentimin tüm değerleri gibi, üzerleri örtülüp üzerlerine posta dökülüyordu adeta…

 

AKIL ALMAZ HASETLE HAKİR GÖRDÜLER SANATÇILARI

Huzurun doruklarındayken kentimin ozanından yazarına, ressamından tiyatrocusuna tüm değer üreten sanat emekçilerini düşündüm… İnsan suretleri kafamın içinden bir film şeridi gibi geçerken, içimdeki coşku da siliniyordu ağır ağır… Tanrım, ne kadar da çoktular; ne kadar da hakkı yenmiş… Kenti yöneten kibri kendilerinden büyük siyaset erbabınca hiç adam yerine konmadılar ne yazık ki… Hep dolgu malzemesi olarak görüldüler… Onların ellerini sıkarken yüzlerine taktıkları yalancı gülüşle horlayan devletlilerin çirkin yüzleri düştü aklıma… Kimileri başarılarını kıskandıkları için akıl almaz bir hasetle hakir gördü onları, kimileriyse cahilliğinden düpedüz… Hödük kültürel şekillenme nedir, estetik denen duygu nasıl başkalaştırır insanı, duyarlılığını nasıl inceltir hiç bilmemiş ki hayatında…

Siyasette de, devlet kademelerinde de bir yerlere gelmenin yolu ışıltıdan geçmiyor bizim ülkede… Pırıltılı bir insan olup, değer üretmiş olmanın hiçbir anlamı yok ne yazık ki… İhtirasını kuşanıp, her şeyi kendine hak göreceksin en başta… Maiyet oluşturup, kendini önemli sayacaksın daha sonra… Herkese tepeden bakıp ön ismiyle hitap etmeyi marifet sayacaksın… Gözünü karatıp, başarıya giden her yolu mubah sayacak, her türlü ilkesizliği yapacaksın kolayca… Dahası, yüzüne tükürene, “Ya rabbi şükür” diyen bir yüzsüzlük yaşam felsefen olacak… Cehaletini örtmenin başka bir yolu yok çünkü…

BİR TANESİNİN ADI BİR SOKAĞA BİLE VERİLMEDİ

Şeytan dürttü, merak ettim daha sonra… Hani şu sürüsüne bereket Zonguldak sevdalısı aday adayı var ya şimdilerde ortalıkta, Bahaddin Arı dışında kaç tanesi bir kez olsun dinledi Hasan’ı acaba? Öyle bir insanın yaşadığından hangisinin haberi vardı? Bir çetelesini tutan olsa da seyreylesem encamlarını: Bunlardan kaçı Ahmet Naim’i okumuştur sizce? “Kelebeğin Rüyası” filmi olmasaydı Rüştü ile Muzaffer’in o iç yakan hikâyesinden haberdar olan var mı acaba içlerinde? “Sen aziz şehrim / ellerim ayaklarım kadar benimsin” diyen Rüştü’nün içindeki Zonguldak sevgisi kaçının yüreğini ısıtıyor sizce?

Hasan’ı yarışmada tanı, onun kendini geliştirmesi için en küçük bir katkı sunmaktan vazgeçtim, güçleştirmek için elinden geleni ardına koyma, çorbacılığa mahkûm et sonra da…  Bundan en küçük bir hicap duyma, özür dileme gereği görme… Rüştü ile Muzaffer’i elin oğlunun filminden tanı… Bir tane şairin, tiyatro sanatçısının büstünü dikmekten vazgeçtim, bir sokağa bile adını vermeyi bile aklından geçirme, sonra da kenti yönetmeye talip ol… Durduk yerde kutlu şahsiyet üretmekte son derece mahir, kahvehane lakırdısı bile sayılmayacak galiz küfürlerle dolu yüz kızartan sözlerinizi “dobra adam canım” sözleriyle aklayacak kadar yüzsüz kalemşorlarınız da var nasılsa… Oh ne âlâ memleket! Ne diyeyim… Bu kentin değer üreten tüm insanları adına Hasan öpsün hepinizi…