“İnsanı Yaşat ki Devlet Yaşasın” deyimi, Şeyh Edebali’nin Osman Gazi’ye verdiği söylenen uzun öğüdün bir parçasıdır. Anlamıda kısaca; “İnsanlarını sağlık,mutluluk içinde yaşatan devlet de var olur, güçlü olur. İnsanın mutlu olmadığı yerde “devletin bekası” da tehlikededir
Bu anlamda bugün sadece bizde değil, tüm dünyada devletlerin bekası tehlikededir. Yine tüm dünyada olabileceği gibi ülkemizde de kaos, kargaşa kapıda olabilir
Bunun kaynağı da büyük oranda Covid 19 salgınıdır
İktidarın bugüne değin sürdürdüğü üretime değil inşaata odaklı, yurttaşı deği lyandaşı zengin etme amaçlı yönetimi sorunu daha da ağırlaştırmakta.
Ama netice değişmiyor;
İnsanlar hastalanıyor,ölüyor,
İşçi işini, esnaf tezgahını, işadamı fabrikasını, köylü toprağını yitiriyor, terk ediyor
Üretim düşüyor. Fiyat artışları zirve yapıyor,
Hasılı insanımız mutlu değil.
Bir başka gerçek;
Bu yangın ayırmadan-kayırmadan hepimizi yakıyor
Kaybeden hepimiz olduğuna göre çözümü de birlikte bulmak-yapmak gerekir .
Çünkü bu belayı AKP getirmedi, bela küresel
O zaman yapılması gereken apaçık ortada
Öncelikle iktidar- muhalefet aralarındaki kavgayı erteleyecek, nefret-şiddet dilini terk edecek. Bu o kadar abartıldı ki Devlet Bahçeli “toprağa gömeriz" diyebiliyor.
Hadleri olmadığı halde atanmış bürokratlar seçilmişlere hakaret edebiliyor
Cumhurbaşkanı bir an önce TBMM çatısı altında tüm partileri işbirliğine davet etmeli
Muhalefet de bu daveti kabul etmeli
Herkes elini taşın altına koymalı, önerisini getirmeli,
Ortak aklı bulup bu yangını söndürmek gerekir
Bu birliktelik ne işe yarar?
Öncelikle tehlikeli bir sonuca giden kamplaşmayı azaltır
Bozulmuş toplumsal moral, yitirilmekte olan umut düzelmeye başlar
Mesela tüm ülkede düzenlenecek kampanya ile salgınla mücadeleye katkı verilir.
Bedeli ne olursa olsun süratle aşı temin edilir. Herkes aşılanır
Salgından olumsuz etkilenen katmanlara yardımcı olunur
Bu adımı mutlaka atmalıyız
Yani önce insanımızı yaşatmalıyız
Aksi halde; “Bizans düşerken meleklerin cinsiyetini tartışmak” hatasına düşeriz,
Sorun acil ve yakıcı
Genel merkezler bu işbirliğini beceremezse bunu başlatmak yerel örgütlere düşer