Çapulcular ve Emperyalizm’(24 Haziran 2013) başlıklı yazımızı hatırladınız mı?

Gezi Parkı’nda dört tane ağaç kesimi bahanesi ile başlayıp, etraf yağma - talan edilmiş, sonra da ‘Kanal İstanbul yapılmasın, köprüye hayır, havaalanı yapılmasın, santrale hayır’ gibi asıl niyet, yetkililere ‘zihniyet’ olarak aktarılmıştı.

Netice de seçim ve sandıkla iktidar olamayacaklarını anlayan ‘İMF yanlısı Lümpen sol’un dijital efendiliğinde emperyalizmin pastasına, 140 milyar dolarlık krema (Türkiye’ye verilen zarar) eklenmişti.

Çapulcular ve Emperyalizm’de sonuç olarak demiştim ki:

“En önemlisi, Türkiye’nin sanal alem’de (internet ortamında) Siber Savaş’a(İnternet üzerinden organize saldırı) hazır olmadığı ortaya çıktı.

Sanal alem’de (hacker) hekırların (oyun kurucu – site kırıcı) birer Robin Hood (kahraman) oluşu tespit edildi.

Böylelikle hükümetlerin görevlerinin sadece yol, köprü, kanal, tünel, hastane, okul vs. yapımı kadar ülke güvenliği açısından, son model savaşa da(siber savaş) önlem alma gereği ortaya çıktı.

Bir musibet, bin nasihatten iyidir”

Yeni bir ‘demokratikleşme paketi’ çerçevesinde, hükümetin hazırladığı ‘İnternet Yasası’nın öncesi bu.

Sonrası da, evvelemirde, ‘Türkiye’nin sanal âlemde, siber savaşa (internet üzerinden organize saldırı) hazırlanmak için önlem arayışı.

İnternet Yasası teknoloji ile savaş değil. Teknoloji ile savaş, teknoloji ile olur.

Soru şu: Ahlâksız (hakaret, küfür, porno) ve hırsız (site ve duvarı kırıp, engelleyen) internet kullanıcısı (Türkiye de 33 milyon internet abonesi, 50 milyon kullanıcı var) karşısında, etik kurallar çerçevesinde ‘’ kullananların mağduriyetleri nasıl engellenecek? Sanal âlemde, kimsesizlerin (dürüst ağ kullanıcıları) kimsesi kim olacak?

Yasada ki maddelerden bihaber, ‘yasaya hayır’ demek ayrı, maddeleri tartışıp ‘Evet ama yetmez’ demek ayrı.

Birkaç yıl önce, bir haber portalım (Profesyonel haber sitesi)vardı. Bir sabah gittim ki; Benim kontrolümden çıkmış, sayfa da strip-tease (çıplak gösteri) var.  

Çalmadık kapı bırakmadık, ‘önlem’ diye. Ancak, bir ‘Marko Paşa’ bulamadık, derdimiz için.

Birkaç gün sonra bir gazeteci arkadaşım aradı. “Abi, senin siteden bana hakaret ediyorlar

Ben ‘sistem’in elden çıkışını kabullenmiştim çoktan. Ancak, bu iş, hepten boktan.

Velhasıl-ı kelâm, sineye çektik o ahlâksızlıkları.

Şimdi farklı mı?

Facebook hesabıma her gün birçok ileti gelir ‘… 40 arkadaşınla seni etiketledi’, ‘Senin sayfanda … bir yazı-resim paylaştı.

Aç sıkıysa… Karşına ‘donlu mu gelir, donsuz mu’ görürsün!

Profil resmi kullanmayan, tanımadığım, lâubali müracaatları; küfürlü yazı ve porno kullananları, kesinlikle arkadaşlığa kabul etmeyişime rağmen, internet tufeylileriyle boğuşuyoruz her gün.

Eleştiriye bak…‘Birçok site yayın yapamaz hale gelir’miş(!)

Adam yazıyor sitesinde. ‘… Parti, adaylarını açıkladı.’ İnsanlar haber alma haklarını, bu siteyi tıklayıp kullanıyorlar. Ertesi gün akşama kadar bu haber üzerine kuruluyor yorum ve anekdotlar.

Sonra ilgili parti il başkanı açıklama yapıyor, ‘Yok öyle bir şey, haber yalan.’

Ne oldu şimdi? “Eh, haber kirliliği canım. Bunca hava kirliliğine katlanıyorsun, buna da katlan” denmesi mi gerekir? İnsanların aklını çel, vaktini çal, yanlış yönlendir, kaos yarat ve bu ‘yalan duvarı’ndan para kazan!

Hangi akl-ı evvel savunur bunu?

İnternet’le ilgilenenlerin ‘en azının şikâyetlerinden bazıları bunlar.

Gelelim Yasa’nın bazı maddeleri ve yorumlarına.

Yasa da ağırlık, en temel insan hakkı olan ‘özel hayatın gizliliği’ üzerine.

* Özel hayatın gizliliği ihlâli gerekçesiyle, Telekominikasyon İletişim Başkanlığına (TİB) başvuran kişilerin isteği ile yayın durdurulabilecek. (Madde 84) İhlâl’e uğrayan kişilerin isteği, TİB kanalıyla erişim sağlayıcılar birliğine aktarılabilecek. (Türkiye’de 259 erişim sağlayıcı var. Ve bunlar kamu değil, sivil inisiyatif.) Durdurma kararı en geç dört saat içinde (tedbiren ve geçici olarak) alınacak.(TİB değil, mahkeme ile ilk müdahale olsa, durdurma-sonuç birkaç günde alınır.) Bu karar 24 saat içinde Sulh Ceza Hâkimi’ne götürülecek.

* Hazırlanan plân, program, rapor, usul, esas ve standartları onaylamak, bunların uygulanmasını ve koordinasyonunu sağlamak amacıyla, Siber Güvenlik Kurulu kurulacak.

* Madde 94. “Kişisel veri’lerin depolanması (şimdiye kadar, kişisel ve ticari mahkemelerin istemesi halinde verilmek üzere 6 ay saklanıyordu) şimdi, iki yıl’a çıkartıldı. (Burada, internet sağlayıcı sıkıntı çekecek. Saklama kapasitesi dört kat artacak. İnterneti satın aldığınız servis sağlayıcıları, yeni yatırım yapmak zorunda kalacak. Maliyetleri artacak)

Efendim, tek merkezde saklanacak veriler, ‘Pazarlama şirketleri ve siber saldırganların eline geçebilir’ deniyor.

Hackerler, veri toplama yerlerine ‘bal küpü’ der. Dünyanın teknolojide en ilerilerinden Güney Kore’de, bankalardan 20 milyarlık kredi kartı verisi çalınmadı mı?

* Mahkemeler 48 saat içinde karar verecek. (Risk almak istemeyen hâkim ‘bırakayım, 48 saat sonra kendiliğinden kalksın’ diyebilir. Futbolda ceza sahası içinde ele değen topu ‘orta hakem görmedi, ben niye göreyim’ diyen yardımcı hakem misali… ‘Heba olan penaltılar’ gibi hak ihlâlleri olur mu?

Peki, 48 saat içinde karar verecek sayıda ‘adli bilişim’ alanında yetişmiş hukukçu var mı? İtirazlar neticesi sonuç uzarsa ne olur?

* ‘TİB isterse erişim sağlayıcıdan bilgi isteyebilecek.’ Peki, trafik bilgisi (İP adresi, başlama bitiş süreleri, yararlanan hizmet türü) dışında içerik bilgisi de isteyebilir mi? Yapılan yeni düzenleme sonucu, trafik bilgileri, mahkeme kararı olmaksızın kullanılmayacak. Mahkeme kararı olmaksızın, hiçbir girişim olmayacak.

SONUÇ;

Gelelim, ‘Çapulcular ve Emperyalizm’ yazımıza.

Hükümetlerin görevleri, sadece yol, köprü, kanal, tünel, hastane yapmak değil. Demokratikleşme konusunda, eksiklerimiz elbette çok. Ancak, bu eksikleri, silah, ilâç, petrol ve doğalgaz aldığımız güçler bize sağlamaz.

Dünya nasıl mı yapıyor?

İran ve Çin’de olduğu gibi, merkezi olarak servis sağlayıcılara filtre uygulaması istemek: deli saçması.

İngiltere’de çocuk pornografisi, insan kaçakçılığı, terör propagandası…

Rusya’da, ahlâki değerler, kamu düzeni, ulusal güvenlik ve devlet sırlarını korumak adına; bu konularda yayın yapan siteler yasaklı.

Amerika’da ise suç işleyen içerikler çıkartılıyor.

Elbet de bu yasalar, Avrupa Birliği münderecatı dikkate alınarak yapılıyor. Elbet de yasaların lâfzında, muallâklığı kaldıracak detaylar vardır.

Dolayısıyla, yasaya tümden ‘sansürcü’ ve ‘hayır’ demek, Çapulcuların dört ağaç kesilmesini ‘bahane’ etmesi gibi bir şey. Görünen o ki, yasaya itiraz genel de teknik açıdan değil, siyasi

Etik olan, mevcut şartlar ve yeni maddeleri bilerek tartışıp kazanım sağlamak…

Yoksa, ‘pornocu, fetocu ve uzantılar bayram eder.