Seçimler bitti, çok şükür bir istikrar havası sardı ülkeyi…
Ampulün böğrüne bastığımız bir mühür darbesi ile bir anda sükûnete kavuştu piyasalar...
Nalça ağızlar sustu… Kıskananlar zaten çatladı hasedinden…
Ötede beride bulduğu her fırsatta sokağa çıkıp, esnafı işinden, milleti yolundan, polisimiziyse suyuyla gazından eden çapulcu sürüsü de sesini kesip, evinin yolunu tuttu çoktan…
Siz de farkındasınız ki birkaç gündür, “Oyum çalındı” feryatları da azaldı iyice…
Merak etmeyin, tarihte de hep öyle oldu zaten; çöplüklerden çıkan, yanan oy pusuluları, on-on beş kez sayılan sandık görüntüleri de üç beş güne kadar unutulup gider, hepten ereriz rahata…
İyi gidiyoruz iyi…
Kıyıda, köşede beş kuruşumuz olmasa da sevinç içindeyiz, döviz fiyatları aşağı doğru seyir halinde çünkü…
Lotun ne demek olduğunu bilmesek bile ağzımız kulaklarımızda, borsa göğe doğru yükseliyor...
Resmi rakamların zaten kat kat üzerinde olan işsizlik rakamları epeydir sinyal verse, sekiz küsur yüz liralık asgari ücrete çoktan razı milyonlarca insan sokaklarda dolaşsa da iç güveysinden halliceyiz. Dert üstü, murat üstü sayılmayız ama iyi gidiyoruz…
İstikrar kazandı ülkede, mutlu olmalıyız, yoksulluğumuz aynı kalacak çünkü önümüzdeki günlerde, sınavlarda çocuklarımız sıfır çekmeye devam edecek…
Özlemlerimizi televizyon ekranları karşısında gidermeyi sürdüreceğiz… Gidemediğimiz yerleri orada görüp, tadamadığımız yemekleri seyrederek mutlu olacağız kendimizce…
İyi gidiyoruz iyi…
Ömrümüzde hiç uçağa binmemiş olsak bile şapkalarımızı havalara atacak kadar sevinç dolmalı içimiz, üçüncü havaalanı yapılıyor İstanbul’a çünkü…
İnşaatında ölen insanların acılı yakınlarının feryadı sinek vızıltısı gibi gelse de, Üçüncü Boğaz Köprüsü inşaatı tam gaz ilerliyor…
Neymiş kuzey ormanları yok ediliyormuş İstanbul’un…
Lafa bak, bu millet ağaç yiyecek sanki…
Yükselip giden ormanlar, sanki oralarda neredeyse boğaz tokluğuna çalışan insanlara iş, aş verecek…
Aç insanlar, temiz havayla karnını doyuracak, kursaklardan kuş cıvıltısı geçecek ya da…
İyi gidiyoruz…
Her ne kadar, “Bir banka müdürü evinde, ayakkabı kutusu içinde, bunca parayı niye para saklar?” sorusuna yanıt bulamadıysak da, 17 Aralık saldırısı da boşa çıktı çok şükür…
Hoş, bu yaşta bunca parayı kazanıp gemi filosu kurmayı başaran büyük dehaya ne kadar atılsa da yapışmazdı ya, Aziz Başbakan’ımızın kıymetli mahdumları da kendilerine atılan çamurdan kurtuldu böylece…
Her ne kadar orada burada konuşan yılandilliler hâlâ bulunsa da muhalif, muvafık bırakmadık sandıkta… Kimi münafıkların, “Bu kayıtlar montajsa, o saatlerde yaptığınız görüşmelerin içeriğini açıklayın” sözlerini de oylarımızla gargaraya getirip, pirupak yaptık herkesi…
Şu paralelcilere de iyi oldu. “Al takke, ver külah” geçinip giderken, kaşıntı bastı sanki…
Oylarımız sayesinde her türlü nimetten yararlanıp makamlar paylaşılıyordu ne güzel…
Önce dershaneler, sonra okullar gidecek ellerinden… Sonra inlerine girilecek… Sonra mı ne olacak? Hiç!“Din elden gidiyor” avazesiyle yeni bir mağduriyet yaratılıp, bizim cenahtan, yeni bir iktidar biçimi çıkacak ortaya…
İyi gidiyoruz iyi…
Millet işsizlikten cinnet getirip, intihar ediyormuş…
Peh… Başka devirde görülmüyordu sanki bu vakalar…
Kimileri çoluk çocuğuna kast ediyormuş, çaresiz kalan insanlar bunalıma düşüp toplu katliam yapıyormuş ülkenin dört bir yanında…
Gayet normaldir… 76 milyonluk memlekette, eğitim zayiatı bile sayılabilir hatta…
Kuşkulanmalıyız yine de… Üç buçuk yaşındaki çocuğu arıyoruz ayağına yatıp, Üçüncü Boğaz Köprüsü güzergahında keşfe çıkacak kadar gözü dönmüş çapulcuların işi de olabilir bu cinayetler…
Yakında çıkar kokusu… Acar basınımız bunu da açıklayıp salt Hazreti Başbakanımızı kötülemek, onu kutlu yolundan çevirmek için, kendilerini üçer beşer öldüren bu zavallıların kirli yüzlerini bir bir serer ortaya…
Bekleyin, göreceksiniz…
İyi gidiyoruz iyi…