Böyle anlatıyorum diye çıtkırıldım biri sanmayın sakın, o, gözünü budaktan esirgemeyen bir delifişek aynı zamanda… Öfkelendiğinde tutabilene aşk olsun… Yanında başka âlemin diliyle söylersek, “yanlış yapmanın” imkânı yok. Haksızlık yapanın vay haline… Hele ki yanlış doğayaysa bir kez daha vay hallerine… Elinden de, dilinden de kurtuluş yok... Deli yüreğin başı Demir Madencilik’in köylerine açmaya çalıştığı taşocağı ile dertte şu sıralar… Yalnızca köyünü değil Filyos Deltası denen cenneti tehdit eden projeyi durdurmak için gecesine gündüzüne katıyor. Önce ÇED toplantısında dikildi karşılarına, itiraz etti, haykırdı. Ardından bir imza kampanyası başlattı diğer insan güzelleriyle birlikte… Sonra da toplanan imzaları valiliğe teslim etti…
PEK ÇOK CANLI GRUBU İÇİN DE ZENGİN ORTAM
Haksız mı? Kesinlikle hayır! Bir okuyun lütfen:“Batı Karadeniz Bölgesi’nde Kızılırmak Deltası ile Sakarya Nehri arasında en önemli alan Filyos Deltası’dır. Nehirlerin denizlere karıştığı alanlarda oluşan deltalar biyolojik çeşitliliğin ve buna bağlı olarak kuş çeşitliliğinin en fazla olduğu yerlerdir. Türkiye’de 472 kuş türü vardır. Zonguldak’ta ise 297 tür belirlenmiştir. Zonguldak tür çeşitliliği açısından Türkiye’deki 10 il içindedir. Ülkede nadir görülen 30 kuş türünden 20’si Filyos Deltası’nda görülmektedir. Filyos Deltası’nın yok edilmesi bu türlerin Zonguldak listesinden kaybolmasına neden olacaktır. Filyos Deltası yalnızca kuşlar için değil pek çok canlı grubu için de zengin bir ortamdır.”
Yukarıdaki paragrafın alıntı olduğunu tahmin ettiniz elbette. Alıntı, Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğünün internet sitesinden; Çevre ve Şehircilik Bakanlığının emrindeki bir müdürlükten yani… Alın size bir başka alıntı daha. “Demir Petrol İşl. Mad. Turz. İnş. Nak. Mak. Gıda San. ve Tic. A.Ş tarafından Zonguldak İli, Çaycuma İlçesi Sazköy Köyü Mevkiinde yapılması planlanan ‘Andezit-Bazalt Ocakları ve Kırma Eleme Tesisi Projesi’ ile ilgili olarak ÇED Yönetmeliği’nin 9. maddesi uyarınca...” Bu da aynı bakanlığın ÇED İzin ve Denetim Genel Müdürlüğünün internet sitesinden. Bir müdürlüğün el sürmeyi neredeyse cinayet saydığı yere, koridorun sonundaki diğeri “Taşocağı açalım mı?” diyor…
İŞ, AŞ YALANLARINA KARINLARI TOK
Nasıl çıldırmasın Saniye Abla… Taşocağı açılıp toza dumana karışacak toprakların her karışında bir başka hatırası gizli, attığı her adımda babasının ayak izleri var. Liman yapacağız diye yıllar önce çıkarılan “acele kamulaştırma” kararı ile toprakları ellerinden alınan komşularının hatırası bir başka yakıyor yüreğini… O yüzden haykırıyor tüm zarifliğiyle: “Biz torunlarımızın emaneti bu toprakları, doğal tüm güzelliklerini koruyarak onlara devretmeye kararlıyız. Madenlere canımızı, ciğerimizi; istimlâklere topraklarımızı verdik. Birilerine verilecek tek bir ağacımız, kirletilecek bir damla suyumuz, toza boğulacak bir nefeslik havamız kalmadı artık. Yöremizde taşocağı da termik santral da istemiyoruz. İş, aş yalanlarına da karnımız tok.”
Oraları bilmiyorsanız bir gidin görün lütfen… Hele bir ay sonra giderseniz, gördüğünüz güzellikler karşısında nutkunuz tutulacak mutlaka. Doğanın cömertliği şapka çıkartacak size… Her yerden fışkıran deli yeşil içinizi ışıklayacak… Usulca yanaşın Filyos Irmağı’nın kadim sularına… Rüzgârın uğultusunu dinleyin… Kulağınızı değil, yüreğinizi de açın yükselen seslere… Zarif bir kadının yiğit sesi yükselecek: “Buralarda taşocağı açmak için bir şirkete ruhsat verilmesi akla da, bilime de, yaşamın gerçeklerine de aykırıdır. Bu güzellikleri birkaç kuruş kâr için katletmeye çalışmak vatan hainliğidir.” Kimin ablası be?