Zonguldak Fotoğraf Derneği’nin söyleşi dizisi görsel sanatların bir başka kolu olan resim sanatının temsilcilerinden Kutlu Gürelli’yi konuk etti. Bülent Ecevit Üniversitesi GSF resim bölümü öğretim üyesi Yrd. Doç. Kutlu Gürelli'nin "Kötü Sanat" söyleşisi 22 Mayıs 2014 Perşembe günü dernek merkezinde yapıldı. Gürelli, sanat tarihinin kötü sanat örneklerinden oluşan görsel bir sunum gerçekleştirdi. Sanat tarihini alışık olmadığımız bir açıdan ele alıp değerlendiren Gürelli “kötü sanatın etkisi üzerinde düşünmek gerek. Kötü sanat unutturmuyor, akılda kalıyor” dedi.

 

Resim tarihi içinde Manet’in “Kırda Piknik”, Picasso’nun “Avignonlu Kızlar” gibi bugün için şaheser kabul edilen resimlerinin dönemleri içinde kötü sanat olarak karşılandığını anlatan Gürelli, resmin anlam kayması yaşayan bir sanat olmasına dikkat çeken somut örnekler verdi.

 

Bugün için kötü sanat diye düşündüğümüz bir şey yarın günün anlam ve önemini en iyi temsil eden sanat yapıtına dönüşebilir.

 

Gürelli, sanatın belirlenmiş tek bir amacı olmadığına dair örnekleri tarihsel bir akış içinde sıralarken buna dair pek çok vurgu yaptı. Örneğin, Venüs’ün Doğuşu’ gibi klasik bir resimde çıplak kadın figürü yanındaki melekler ve düzen içinde tanrısal bir form olarak düşünülüyor. İnsanlar, ressamların idealize etmesine alıştığı için resimdeki kadının çıplaklığını normal karşılıyorlar.

 

Oysa Manet, günlük yaşamdan bir kesit sunan Kırda Piknik’i defalarca sergilenmesi için dönemin resim sanatına karar veren Fransız jürisine gönderdi. Venüs’ün etrafındaki küçük melekler varken çıplak resmedilişine dair klasik resimleri onaylayan jüri onda da çıplak bir kadın figürü olan Kırda Piknik’i ise pek çok defa önlerine gelmesine rağmen kabul etmedi. Sonunda yöneticiler reddedilen resimler çoğalınca bir Reddedilenler Sergisi’ açmak zorunda kaldı. Orada kıyamet koptu. Manet’in Kırda Piknik resminde giyinik erkekler arasında oturan çıplak kadın figürü sansasyon yaratıyor. Çünkü orada günlük yaşamın içinden ve sıradan insanlar açısından bir kesit var. Sıradan insanların arasında tanrısal olması gereken çıplaklık kışkırtıcı karşılanıyor. O döneme kadar klasik resim tarihsel veya mitolojik öğeleri idealleştirmeye çalışmıştı çünkü. Resim günlük yaşama karışmamıştı. Resimdeki çıplaklığı öne çıkaran çıplak figürün kendisi değil melekler yerine yanındaki o dönemin giysileri içindeki erkeklerin olağan bir şeymiş gibi resmediliş halleriydi. Benzer bir durum Picasso’nun Avignonlu Kadınlar’ı içinde yaşanmıştır.” 

 

Kötü sanatı alışılmış olanın dışında kalanların gerçekleştirdiğini söyleyen Gürelli, günümüzden de örnekler verdi. Bu türün günümüzde değişik biçimlerdeki halleri ile kabul gördüğünü belirleyen sanatçı, etki gücünün çok fazla olduğunu da anlattı. Sanatta ‘çiğ sanat’, ‘Kitsch (Kiç)’, banal resim’, ‘sınıfsız resim’ gibi türlerin oluştuğunu bir öğrencisinin örneğin yaşayan en pahalı sanatçı rekorunu elinde bulunduran Jeff Koons’un eserlerine dair onun yapamayacağı neyi yaptığını sorduğunu anlatan sanatçı ancak “sanat kurumları ile var oluyor” dedi. Yani Manet’e de Picasso’ya da, Jeff Koons’a da kurumlar sahip çıkıyor; bir piyasa oluşuyor; bir marka oluşuyordu. Kurumsal ilişkinin sanat arenasında belirleyici olduğunu savunan Gürelli “yoksa Jeff Koons’un Balon Köpek’ isimli çalışması New York’ta düzenlenen Christie’s müzayedesinde 58,4 milyon dolar gibi anomali içeren bir rakama satılamazdı”” dedi.

 

Kötü sanatın bildiğimizden çok farklı ve üzerinde düşünülmesi gereken birçok yönü olduğu hakkında izler bırakan bu ilginç söyleşi bir sanat haberinin kapsayabildiği alanı aşıyor elbette. Ancak Kutlu Gürelli “resmi niye öğretemeyiz” diye düşündürürken kendi özeleştirisini yapıyor ve bu konuya yanıtlar aradığını gösteriyor. Bu da resim sanatının Zonguldak’ta da nefes aldığına, etki gücünün çok fazla olduğuna dair pek çok ışık düşürüyor anlayana.