Sizlere içten bazı açıklamalar yapayım. Yalan, palavra, hikâye, uydurma diyenler olabilir. O kişiler pembe dünyalarında yaşamaya devam edebilirler.
1989 yılından 2021 yılına kadar Edirne, Tokat, Manisa, Bolu, Artvin, KKTC, Zonguldak gibi yerleşim birimlerindeki 10 farklı lisede öğretmen, idareci ve müdür olarak görev yaptım.
2021 yılının eylül ayında sistemden nefret ederek, çalışmalarıma sürekli olarak taş koyan, alay eden, aşağılayan, kamusal gücünü kişisel çıkarları için kullanan ilçe kaymakamını, ilçe milli eğitim müdürünü, il milli eğitim efradını protesto ederek emekli oldum. Halen Ankara’daki özel bir okulda çalışmaya devam ediyorum.
32 yıllık kamu görevim sırasında yıllık izin, rapor, mazeret izni haklarımın yüzde 1’ini bile kullanmadım. Derslere girmemezlik etmedim. Derse giriyormuş gibi görünüp ekstra ek ders ücretleri cebellezi etmedim. Son 30 yılda çeşitli konularla ilgili 70’ten fazla da kitap yazdım…
Eğitimi perişan eden etkenlerin önde gelenlerini buraya iliştireyim
1. Eğitim sektöründe örgütlenmiş olan iri 4 sendika istisnai durumlar haricinde eğitimin kalitesini düşürücü çalışmalarda baş roldedir. Görevini aksatan, soru satan, kopya veren, okulun huzurunu bozan, verimi düşük öğretmenler hakkında işlem yapıldığında sendika ağaları hemen etik olmayan yollara sapıyorlar.
2. İl ve ilçe milli eğitim müdürleri, müdür yardımcıları, şube müdürleri tamamen siyaset ağaları, feodal eşraf, tarikat şeyhleri tarafından seçilmektedir. Hiçbir liyakati, diploması, becerisi, projesi, eseri, makalesi, ilkesi olmayan yüzlerce eğitim yöneticisi Afganistan, Bangladeş seviyesine düşmemiz için çaba göstermektedir.
3. Mesleki-teknik eğitimin verildiği okullar ne yazık ki niteliksiz, vasıfsız, sorunlu, verimsiz, kavgacı, soruşturma geçirmiş, ceza almış hastalıklı öğretmenlerin yollandığı kurumlar olarak görülmektedir. Nitelikli öğretmenler hiçbir ahlaki/pedagojik kural uygulanmadan fen liselerine, proje okullarına kaydırılmaktadır. Mesleki okullara çoğunlukla fakir aile çocukları gittiğinden veliler hak arama, sorgulama niteliklerinden uzakta durmaktadır.
4. Meslek liselerinin teknik içerikli derslerinde öğrenciler 8-12 kişilik gruplara ayrılarak uygulamalı eğitim verilir. Lakin birçok okulda 20-30 kişilik sınıflar 3-4 gruba bölünür. 3-4 öğretmen derse giriyor görünür. Fakat birçok okulda sadece 1-2 öğretmen dersleri işler, diğerleri araziye uyar.
5. Okul müdürlerinin haftada 6-12 saat arası derse girme zorunluluğu vardır. Son 35 yılda tanıdığım, yakından bildiğim okul müdürlerinin yüzde 99’u hiçbir şekilde derse girmeden yağlı ek ders ücretlerini tam almışlardır. MEB’in amirleri, müfettişler bu durumu bildikleri halde sendika ağalarının baskısından ötürü görmezden gelirler.
6. MEB tarafından 2006 yılından beri, her yıl 150 milyon adet kadar ders kitabı parasız olarak dağıtılmakta, 8 ay sonra tümü çöpe atılmaktadır. Aradan geçen 18 yılda 2 milyar 700 milyon adet kitap bedava verilmiştir. Bunların devlete maliyeti en az 6 milyar dolardır. MEB’in bedava sunduğu kitapların yüzde 90’ı hiç kullanılmadan doğrudan çöpe gitmektedir. Zira, bedava olan yayınların kıymeti öğrenci, öğretmen ve veliler tarafından bilinmemektedir. Bu israfın dünyada başka bir benzeri yoktur.
7. MEB bünyesinde çalışan 1 milyondan fazla öğretmenin 4’te 1’i haftada sadece 2 gün çalışmakta, 15 saat ders anlatmakta, 5 gün tatil yapmaktadır. Yılda 72 gün çalışıp 12 ay maaş alan öğretmen kitlesi en geri Bangladeş’te bile yoktur. Kanada’da öğretmenler, dersi olsun ya da olmasın haftanın 5 günü okulda görevlidir. Bizde ise 5-6 branşın öğretmeni ayda sadece 8-9 gün okula giderek 30 gün çalışmış gibi 40-55 bin TL maaş almaktadır. Bu sorunu çözecek Bakana hiç rastlayamadım.
8. Eğitim ile ilgili sendikaların tepe yöneticileri ayda 200-400 bin TL maaş almakta, 10-20 milyon TL’lik makam araçlarıyla saltanat sürmektedir. Sendikaların önde gelenleri SARI nitelikli olup özlük haklarının ilerletilmesi noktasında zerre etkisiz durumdadır.
9. Anaokulundan üniversiteye kadar 25 milyon kişi okula devam ediyor. Bunların yüzde 99’luk dilimi 50 yıl öncesinin bilgilerini ezbelemekteler...
10. Kişisel çabalarımla ortaya koyduğum eserlerin 50 kadarı lise öğrencileri için yazılmıştır. Ancak bu kitaplar şu anda yüzde 90 oranında üniversitelerde okutulmaktadır. Yani ağlanacak haldeyiz. Lise 1-2-3’ler için yazdığım kitapları üniversiteler okutuyor.