Öyküyü herkes bilir ama biz yine de anlatalım… Milattan Önce 280 ve MÖ 279 yıllarında, Grek kolonisi olan Tarentum’un Kralı Pirus, Roma’ya saldırdı… Savaşı neye mal olursa olsun kazanmak istiyordu... Kazandı da… Ama her şeyini feda ettiği gibi ordusunun tamamını da kaybetti bu savaşta… Bu zaferin ardından, Pirus’un, “Tanrım, bana bir daha böyle bir zafer gösterme” dediği söylenir... O günden beri, “Pirus zaferi”, yıkıcı büyüklükteki zaferleri ya da yenilmeye mahkûm galibiyetleri anlatmak için kullanılır.
Türkçemizde, “Attığımız taş ürküttüğümüz kurbağaya değmedi” şeklinde bir deyim de vardır ayrıca... Harcanan çabanın elde edilen kazanımı fazlasıyla aştığı zamanlar için söylenen bu sözle, “Pirus Zaferi” Zonguldaklı madencilerin “kazanımını” en iyi anlatan sözler bence… Madenciler her ne pahasına olursa olsun kazanma pahasına en son oynayacakları kartı en baştan sahaya sürdü ve kendilerini ocaklara kilitledi… Hükümet yasaya TTK’nin kapsam dışına çıkarılacağına dair bir ibare ekleyeceğini vaat ederek eylemi 21 saatte bitirdi… Başlangıç talebi, 58. maddenin tümden yasadan çıkarılmasıydı oysa…
“HAVZA MADENCİLİĞİ” TARİHE KARIŞIYOR
Malum giderek kötüleşen ekonomiye suni teneffüs yaptırmak isteyen hükümet, tüm kamu kaynaklarını haraç mezat elden çıkarmak istiyor… Bunun yanı sıra, bir gider kalemi olarak gördüğü TTK’yi bir an önce elden çıkarmak istiyor... Ancak sorunun yalnızca ekonomik değil, ciddi bir sosyal boyutu olduğunu da bildiği için buna şimdilik cesaret edemiyor… Yatırım yapmayıp işçi açıklarını göz ardı ederek, can çekişen hastayı ağır ağır ölüme mahkum ediyor… Erbakan Hoca’nın meşhur deyimiyle, pansuman tedavi yaparak ölümü geciktiriyor…
Hükümete geri adım attırdığını düşünen işçilerse, gerçekte, kendi sonlarını alkışlıyor… Torba Yasanın çıkmasıyla “havza madenciliği” tarihe karışıyor çünkü… Madencilik camiasının değerli isimleri, durumu “felaket” olarak tanımlıyor… Bunu herkesin anlayabileceği dille anlatabilmek için Zonguldak’ın bir “maden yatağı” değil, “havza” olduğunu belirtmek gerekiyor öncelikle… Çeşitli tektonik hareketler sonucunda bir ya da daha fazla rezerv alanlarından oluşan ve aynı karakterdeki madenlerin, silsileler şeklinde birbirini takip ettiği alanlara havza deniyor…
TOMBALADAN YENİ TERMİK SANTRAL LİSANSLARI ÇIKAR MI
Bu şekildeki havzalardan maksimum verim elde edilmesi, ortaya çıkacak sorunların hızla aşılabilmesi, iş güvenliği sorunlarının en aza indirilebilmesi, entegre çalışma örüntüsünün kurulabilmesi için bütüncül bir şekilde ele alınıp, bir elden yönetilmesi gerekiyor… Soma’da, Ermenek’te yüzlerce insanın yaşamına mal olan katliamların bu yaklaşımın terk edilmesinden kaynaklandığı biliniyor… Bir yerde eski imalattaki bir yangının, diğerinde kapatılmış ocaktaki dev su birikintisinin tespit edilememiş ya da önemsenmemiş olması havza madenciliğinin bitirilmiş olmasına bağlanıyor…
Torba Yasa çıktı… Akçakoca’dan Azdavay’a kadar uzanan Zonguldak kömür havzasında, TTK’nin işlettiği dar bir alan dışında her yer, özel girişimcilere, ruhsatlarıyla birlikte devredilebilecek artık… Havzada kumpanyalar dönemine geri dönülecek… Eren Holding’in, Soma Holding’in, Hattat Holding’in “Memleketi ihya edeceğiz” palavralarıyla aldıkları sahalardan, “İhale doyasında belirtilen rezerv yok” diyerek çekilmelerini hiç sorgulamadan yeni şirketler çağrılacak buralara… TTK’nin gün gün kapanmayı bekleyen ocaklarındaki işçiler Pirus zaferini kutlarken, tombaladan yeni termik santral lisansları çıkacak belki de…