Genç yaşta tahta çıkan 2. Mehmet’in ordusu Bizans’ı kuşatmış, Konstantiniyye’nin surlarını, özel olarak geliştirilen humbaralarla dövmektedir. Kimilerine göre kadim kentin binlerce yılda yarattığı zenginlikleri yağmalamanın, kimilerine göreyse peygamber müjdesine nail olmanın peşindeki Osmanlı’nın kenti ele geçirmesine ramak kalmışken, Ayasofya’da toplanan papazlar, meleklerin cinsiyetini tartışmaktadır. O zavallılar hararetle konuşmayı sürdürürken, 2. Mehmet, “Fatih” unvanıyla şehre girecek, bir çağla birlikte Ayasofya’yı da Hristiyanlara kapatarak camiye çevirecektir…

 

Cumhuriyet Halk Partisinin Zonguldak’taki kongrelerini izlerken, bu mesel geldi aklıma… Öyle ya, CHP ile aynı zamanda kongreler sürecine giren AKP, delegelerin iradesine en kaba yöntemlerle müdahale edip, ellerine tutuşturdukları listeleri sandığa atan makinelere döndürmüşken, kongrelerini bir demokrasi şölenine çeviren CHP, rakibinin kalesine muhteşem bir gol atıp, önemli bir puan kazanabilirdi rahatlıkla… Geçmişten beri önseçimlerle aday belirlemeye alışkın olan partide bunun zemini de vardı, ama olmadı… Bu gidişle de hiç olmayacak galiba…

 

GENETİK KODLARINA İŞLEMİŞ BİR BOZUKLUK

Neredeyse kırk yıldır takip ederim CHP’yi… Kırk yıldır görünüm hiç değişmediğine göre, siyaseti bir fikir ve proje yarışı olmaktan çıkarıp, kıyasıya bir ikbal savaşının arenasına çeviren hırslı siyasetçilerin “Benden sonrası tufan” aymazlığı, partinin, genetik kodlarına işlemiş bir bozukluk haline geldi demek ki… Siyaseti meslek edinmiş hırs küplerinin, bizim gibi ortalama akılların bir türlü anlam veremediği davranışları aynı şekilde sergilemelerini başka nasıl açıklayabiliriz ki? Kötüsü de şu: Kuşaktan kuşağa aktarılan bu genetik şifre insani olmamışlık olarak kadar kopkoyu bir siyasi körlük de çıkıyor ortaya…

 

İnsani olmamışlık, anlama çabası yoksunluğu olarak belirirken; bağrışlar, öfkeden kudurmuş bir yüzle yapılan konuşmalar şeklinde zuhur ediyor… Mustarip olunan siyasi körlükse, büyükşehir tartışmasında gördüğümüz gibi burnunun ucunu görmekten aciz bırakıyor… Zonguldak’ın, ilk yerel seçimlere bu statüde gireceği kesin... Bu hayır mı olur şer mi, ayrı tartışma konusu… Kentlerde oyu eriyen AKP, gücünü hâlâ koruduğu kırdaki seçmenin oyuyla belediyeleri ele geçirmek istiyor... Bizim gibi birçok ili büyükşehir yapacak bu yüzden… Başkanlık seçimine yara almadan girmesi için buna da mecbur ayrıca…

 

TÜRKİYE KÖPRÜDEN ÖNCEKİ SON ÇIKIŞA YAKLAŞIYOR

Sözcüleri de niyetlerini saklamıyor zaten… Temel stratejilerini buna göre oluşturup örgütsel kurguyu buna göre yaparak hedefler belirliyor… Hep bir adım da önde gidiyorlar bu yüzden… Ancak CHP, en azından Zonguldak’ta, hiç böyle bir durum yokmuş gibi davranıyor… Herkes ne olacağını bildiği halde, pozisyon kollamanın,  dışında tek adım atmıyor… Kent bir halden başka bir hale geçişin, fay hatlarında başlayan derin kırılmanın sancılarını yaşıyor, ama bu durum CHP kongrelerine hiç yansımıyor… Meleklerin cinsiyeti ya da kişisel ikbal arayışı daha baskın çıkıyor çünkü…

 

Kongreler tam da bu gibi konuların enine boyuna tartışılıp, stratejilerin çizildiği platformlardır oysa… Hepimiz biliyoruz ki, Türkiye köprüden önceki son çıkışa yaklaşıyor… 2019 seçimleriyle ya bu yolsuzluk, yağma düzeni devam etsin diyecek, ya da, padişahlığı devirip, yepyeni bir sayfa açacağız önümüze… Bunun için de AKP’nin karşısına donanımlı çıkmak gerekiyor… Birbirine bunca düşman, aralarındaki en küçük meseleyi bile kavga etmeden çözemeyen bir parti böyle bir seçenek yaratabilir mi sizce? Ya da halka ne kadar güven verebilir? Bu körlük devam ederse, vah ki Türkiye’nin haline…