Yalnızca rant çıksa yine de iyi başkaca pek çok sorun da vardı çünkü. Birincisi bölgedeki yapı yoğunluğu zaten son derece yüksekti. Mevcut imar planına bile aykırı olarak gerçekleşen kaçak yapılaşma yaşam kalitesini daha da aşağılara çekecekti. Bizzat belediye yetkilileri, o bölgede, otobüs durağı koyacak yer bulmakta zorlandıklarını söylüyordu. İkincisi bölgede programlanan sosyal ve teknik donatı vazgeçtim yeni yüklenecek nüfusu, mevcuda hizmet verecek düzeyde bile değildi. Üçüncüsü kimi yeşil alanlar imara açılıyordu. Mevzuata göre aynı imar adası üzerinde eş değer miktarda yeşil alan gösterilmesi gerekirken, bölgeyle hiç alakası olmayan ve keçi patikası bile olmayacak kadar eğimli bir arazi yeşil alan olarak gösterilerek açıkça yasalara karşı hülle yapılıyordu.
DAVANIN KAZANILACAĞI KESİNDİ
Dahası, Zonguldak Valiliği, Bülent Ecevit Üniversitesi Afet Uygulama Merkezi ile Eskişehir Anadolu Üniversitesi Uydu ve Uzay Bilimleri Araştırma Enstitüsüne yaptırdığı çalışmayla anılan yer, düşey tasman hareketleri nedeniyle afet riski yüksek bölge olarak tanımlanmıştı. Bu çalışmada bölgedeki yapı yoğunluğunun mutlaka düşürülmesi gerektiği açıkça ifade edilmişti. Valilik, raporu, ilgili belediyelere, “Öneriler doğrultusunda hareket edilmesi” talimatıyla iletmiş Zonguldak Belediyesi de bunu plan notlarına işlemişti. Hal böyle iken bırakın yapı yoğunluğunun düşürülmesini, iki katına çıkarılması akla da, bilime de, şehircilik geleneklerine de, tümüyle aykırıydı. Belediyenin yaptığı eyyamcılık değilse tümüyle birilerine çıkar sağlamak için yapılmış bir girişimdi.
Kente karşı açıkça işlenmiş bu suça karşı bir grup arkadaş harekete geçtik. 600 lira mahkeme, 2500 lira da bilirkişi ücretini aramızda denkleştirdikten sonra, Zonguldak İdare Mahkemesi’nde, “Yürütmeyi durdurma” istemli dava açtık. Dilekçemizde Zonguldak Belediye Meclisinin 07/07/2014 tarih ve 167 sayılı kararı ile bu karara dayalı olarak yapılmış tüm işlemlerin, imar durum belgelerinin, verilmiş tüm ruhsatların iptalini ve ivedilikle yürütmesinin durdurulması istedik. Geçen eylül ayında yaptığımız başvurunun ardından hazırlamış olduğumuz basın açıklamasını adliye önünde okumuş, “Yasalara, imar mevzuatına açıkça aykırı bu kararın mahkemeden döneceğine kesinlikle inanıyorum” demiştim…
DERS ALIRLAR MI, BİLMİYOIRUM
Galiba öyle oluyor. Mahkeme biraz gecikerek de olsa bilirkişi raporuna dayanarak aldığı ara kararla yürütmeyi durdurdu. Bilirkişi raporu adeta bir belediyecilik manifestosu gibiydi. Dava konusu olan alanda mevcut imar planına bile aykırı yapılaşma olduğu saptanıyor, yapılan değişikliğin en başta bu yasa dışı yapıların yasallaştırılması anlamına geldiği, bunun da yasalara aykırı olduğu açıkça yazılıyordu. Artacak nüfusun ihtiyaç duyduğu teknik altyapı ve kentsel sosyal donatı alanlarına ilişkin bir önlem alınmadığı belirtiliyor, bu yönde bir yaklaşımın plan paftasında görülmediği gibi meclis kararında da dikkat edilmediğine işaret ediliyordu.
Bilirkişi ders vermeye devam ediyordu: “Düzenlenen park alanı konum itibariyle yürüme mesafesi koşulunu sağlasa da, alanın oldukça eğimli yapısı nedeniyle fiiliyatta kullanım imkânı yoktur.” “Mevcut jeolojik etüt raporu yenilenmeden dava konusu alanda yoğunluk artışına gidilmesi genelge hükümlerine aykırıdır.” “Dava konusu plan revizyonları parçacıl olarak ele alınmış ve çevresiyle bütünlük oluşturulmamıştır. Planlama alanı ve çevresiyle bir dil birliği yoktur.” “Artan araç trafiğiyle ilgili kapsamlı çalışma yapılmamıştır. “Bu karar diğer bölgelerde de bu tip talepleri teşvik edecek mevcut planın da uygulanmamasına neden olacaktır. Bu itibarla söz konusu plan revizyonları, şehircilik ilkeleri, planlama esasları ve kamu yararı ilkelerine aykırılık taşımaktadır.”
Raporda şu vurucu cümle de yer alıyor: “Belli bir alanda ayrıcalıklı yapılanma hakkı yaratıldığı, yetersiz araştırma ve senteze dayalı olarak bölgenin ulaşım-dolaşım sistemiyle teknik ve sosyal donatı dengesine yapacağı etkilerin gözetilmediği kanısına varılmıştır.” Bu kenti yönettiğini iddia eden aklı evveller rapordan bir ders alırlar mı bilmiyorum. Ama bildiğim şu var ki mahkemece de tespit edilen kent suçlarını işlemeye devam edecekler, hiç çekinmeden hem de… Biz de mahkeme masraflarını karşılayabildiğimiz sürece hukuk yoluyla engellemeyi sürdüreceğiz. Kim mi kazanacak? Kaybeden kent ve Zonguldak halkı da kazanan kim inanın ben de bilmiyorum…