Amerika - Rusya sevicisi PKK ve Envanteri, PKK Sempatizanı dandik sol, ‘iç savaş çıkacak’ yaygaracısı kart siyasi zamparalar, ‘ekonomi çökecek’ diyen anaç muhalefet, “hayır’da hayır” ile ‘küçük olsun benim olsun’ sevdalıları ve sonradan olma ‘Tayyip düşmanları’
Tam 146 gün de (7 Haziran- 1 Kasım) 5 milyon oy yer değiştirdi, AKP tek başına iktidar oldu. Dört yıl daha seçim yok. Bu demektir ki, Milli İrade’nin yaptığı ‘tasfiye’ ardından, İktidar’ın ülke’yi yeniden inşa dönemi başlayacak. Yatırımlar, milli birlik, güvenlik…
İçimizdeki ‘İrlandalılar’ yanında, dışımızdaki, Alman, İngiliz, Amerikalılarda gördüler ki, burası Afrika’nın ‘Muz Cumhuriyetlerinden’ değil. Ve ‘Arap Baharı’ taktiği, bir- iki silkeleme ile yıkılmaz…
İlk olarak: Muhalefet, iktidar hedef ve hevesi olmadığını gösterdi seçmene.
7 Haziran öncesi istenen ‘Mübarek Koalisyon’a katılmayış, önemli rol oynadı sonuçta…
İşte bu Muhalefet tayfası, ‘küçük olsun, benim olsun’ mantığı ile makam ve hedef değişikliğinin gündeme gelmemesi için, ortaya ‘Anayasa’ ve ‘Başkanlık Sistemi’ni attılar.
CHP’NİN DURUMU
‘Cumhuriyet’i Kuran Parti’ kolaycılığı ile seçim kazanma hedefli CHP; değil çatı’yı, yapıyı komple değiştirmek zorunda olduğunu anlamalı. ‘Sosyal Demokrat’lığın vecibelerini yerine getirmelidir. Taban’dan kopuk, ‘Vekillerini’ atama ile yapan ve ‘Cumhuriyet Hatırası Parti’, olmaktan öte geçmelidir. Bütünleştirici ve sol’un önünü açıcı anlayışta olmalıdır.
Avrupa da olduğu gibi, merkezde değil, çevrede konumlanmalı; İşçi, emekli, fakirle yürümeli. Türkiye de olduğu gibi solun önünü tıkayan ve zenginle yürüyen değil…
Yapıdaki Milliyetçilik ve Devletçilik gibi ‘statik’ mevhumların yerine, ‘demokrasi’ ve ‘özgürlük’ hatırlatması yapan, sözcükler yerleştirilmeli. CHP bu değişiklik ile belki de: PKK’yı tecrit eden ve HDP’nin bölünmesiyle parlamento içinden çıkacak 5. partiyi engelleyip, bünyesinde toplar.
Artık, Millet’in ortak paydasında olan Cumhuriyet ve Atatürk tekel’e alınmamalı. Sahiplenmenin, kimselere bırakmamak olmadığı bilinmeli.
Ne demek, 10 Kasım için ‘alternatif’ program? Sosyal Demokrat partiye yakışır mı, kendi dışındakileri ötekileştirmek!
Hatta, CHP’nin geçmişe ait birçok negatiflik dolu bagajından kurtulması gerekir. Bu kurtuluş içinde isim ve amblem değişikliği gerekse de… Artık ‘laf’la peynir gemisi’ yürümediği anlaşılmalı. “halk’a hizmet” için, Türkiye’ye açılmak, samimi ve Cesur olmak gerektiği anlaşılıp, gösterilmeli.
Son seçimde, AKP’nin kendini seçmene anlatmasından çok, seçmenin CHP ve MHP’ye güvenmemesi yattığı unutulmamalı.
AKP’ye karşı beş seçim üst üste kaybeden CHP’nin; lider ve tüzük tadilatı yanında, hizmete yönelik proje ile güven veren yüzlere ihtiyacı var.
AKP’ NİN DURUMU
7 Haziran da halkın verdiği ‘Koalisyon’ yoluyla ‘iktidar’ şansını kullanamayan Muhalefet’in, 1 Kasım da etkisi büyük. Seçmen’in ‘Ulusal Güvenlik’ ve ‘ekonomik destek’ konularındaki işaretini de havada yakalayan İktidar Partisi, ‘PKK’ya bomba, dar gelirli ve emekliye de Ekonomik katkı olup yağdı ve sandıkta fark yaptı.
‘2023 hedefi’ Koyduğunda dalga geçilen AKP: 2019 seçimlerinde, 2023 arifesinde olacak.
Dört yıl daha seçim olmayışı ‘adam sendecilik’ yaratır ve ‘bürokrasi’ ile ‘yerleşik yapı’ya dönüşen örgütlerde yenilik yapmazsa ‘sayılı günler’ tez geçer.
O zaman ‘her şeye hayır’ diyen bir MHP ile ‘Kırmızı Çizgilerim var’ diyen CHP olmayabilir…
MHP’nin DURUMU
İktidar hedef ve hevesinden uzak yönetimi ile tabanda sürekli ‘kopuş’ yaşayan MHP’nin ülkeye katkısı tartışılmaz.
En önemlisi, piyasaya ‘Muhafazakâr’ olarak çıkan AKP’ye, milliyetçiliği özümsetti. AKP; söylemleri ötesinde, yurt içi ve dışında Milliyetçi Hareketler de etkili oldu.
Kızılay ve TİKA gibi kurumlarla, yurt dışında, Müslüman ve Türk kimliklerine yakınlaşmayı sağlayacak proje ve hizmetlere imza attı. Geçmişle olan tarihi bağları unutmadı, yatırımlarda isim olarak yaşattı: Bayır bucak, Uygur ve Tatar Türkleri başta olmak üzere, Türkmen ve Müslümanların her daim yanında oldu.
MHP: Sosyolojik ve psikolojik manada Milliyetçiliğin sembolü olarak, hayatını idame ettirmeli. Ancak; Kendisini hiçbir zaman HDP ve CHP ile konumlandırmamalıdır. MHP’nin yeri Devletin başıdır. MHP: İktidarı bir Ülkü olarak ele aldığı gibi, tabanını oluşturan işsiz Ülkücü Gençliğin geleceği açısından da düşünmelidir.
Halkta olan karşılıkları ve duruşları nedeniyle lider kişilikli Ülkücülerin, sudan sebeplerle teşkilatlardan uzaklaştırılması, ‘dava’yı tartışma konusu yapıp ‘çatı’ya olan güven’i sarsmaktadır.
‘Dava’nın çilesini çekmiş Ülkücüler varken, ‘yan sanayi ülkücüler’ yaratmak, seçmende karşılık bulmayacağı gibi, örgütlenmede de arızalar gösterir. Bu açıdan son seçim: Lider- Doktrin- Teşkilat’ın tartışıldığının en büyük göstergesidir.
1 Kasım sonrası hüsran neticesi, teşkilat çatısında, yumuşak iç muhaliflere yer verileceği mesajları
Dava’nın geleceği açısından külliyen zarardır.
Yapılacak olan taktik olarak ‘tabanı kafalamak’ değil, MHP’nin Misyonu olan ‘iktidarı yakalamak’ olmalıdır. Cumhurbaşkanlığı, Başbakanlık, Meclis Başkanlığı, koalisyon ortaklığı vs…
Gerisi çözülme süreci olur…
ÇAKMA AYDINLAR
7 Haziran seçimi öncesi milleti aşağılayan ‘sözde aydınlar’ politik hedeflerini ‘Türk Tipi Başkanlığa Hayır’ üzerine kurmuştu. Gezi olaylarıyla başlayan süreç sonrası, ‘diktatör ve Saray konulu ataklarla ‘Türkiye’ye saldırıya dönüştüler. Alman Başbakanı Merkel’e mektup yazan bu ‘fabrika ayarı bozuk’ sözde aydın tayfası, ülkeyi şikâyete kadar vardırdı cüretlerini.
Ülke de yapılanların, bir saray kavgası değil, Vatan kavgası olduğunu halk anladı, bu ‘savruk ‘ aydınlar anlayamadı. Dünya’nın neresinde, bir diktatör ‘seçimle’ gitmiş! Bunu da anlatamadı, çağdaşlığı tekeline alan ve kendi keyiflerini halka dikte ettirmeye çalışan ‘Çakma Aydınlarımız’.
1 Kasım seçim sonucu ise, terör ve güvenlik zafiyeti ile koalisyona hayırdı.
Ancak, yediği peş peşe seçim tokatlarıyla serseme dönen muhalefet, hemen ‘Başkanlık Sistemi’ni gündeme getirdi. Yeni Anayasa ve Başkanlık Sistemi elbette, hükümet gündeminde yer alacaktır.2023 hedefleri arasında, yeni ve Güçlü Türkiye olan bir İktidar’ın olmazsa olmazıdır bu… Ancak, önce Terör’ün beli kırılmalı sonra, halka verilen ekonomik söz ve yatırımlar gerçekleştirilmelidir.
BAŞKANLIK SİSTEMİ
Muhalefet’in ‘seçim yenilgisini unutturmak’ için ortaya attığı Başkanlık Sistemi tartışmasının iyi tarafı; ‘parlamenter sistem’le arasındaki farkı anlatmak olacaktır. Amerikan, Fransız, Meksika tipleri karışımı, Türk Tipi Başkanlık ne demekse?
Milletvekili olduğuna göre Parlamento olacak. Peki: Milletvekillerini yine liderler belirleyip, Halka mı onaylatacak? İngiliz Sistemi’nde ‘Lordlar Kamarası’ var, bizimkinde ‘Kurtlar Kamarası mı olacak? Dolayısıyla “Büyük Şehir Belediyeleri’ sisteme en güzel örnektir” açıklaması yeterli olmamaktadır.
Cumhurbaşkanlığı seçimi 4 yıl sonra.
Yapılacak olan ve ihtiyaç olan ‘yeni Anayasa’dır. Yamalı Bohça’ya çevrilen ‘12 Eylül Anayasası’ değiştirilmelidir. Gelişmiş Ülke anayasalarında bir dünya madde yoktur. İç hukukumuzu zaten AB müktesebatına endekslemedik mi? Bu çerçeve de Anayasa’ya koyacağımız maddeler belli.
İnsan Merkezli hak ve özgürlükler, Devlet ve ekonomi… Gerisi teferruat.
SONUÇ:
5. Seçim kazanılsa da, İktidar Partisi’nin yatırımlar, Ülke Güvenliği ve dar gelirliyi kayırma operasyonları elbette yapılmalı.
Ancak, insan merkezli hukuki yaptırımları içeren ‘Yeni Anayasa’ öne çıkartılmalıdır.
Siyaset, elbette halka hizmet için ve partiler yoluyla yapılır. Ancak, iktidar diğerlerini ötekileştirmeden, muhalefet ‘alternatif’ adı altında diğerlerinden ayrışmadan, birlik- dirlik bozacak her şeye hayır demeden, terör’ün uhdesine girmeden yapılmalı.
Ve Milli İrade (seçmen) mutlaka dikkate alınmalı