Güzel Sanatlar Fakültelerinin kuruluş amacı memleketin sanatçı ihtiyacını karşılamak demek filan isterdim. Böyle bir amaç görünür hale getirilmediği sürece söyleyemeyeceğim. Günümüzde gerçekten sanatçılara ihtiyaç duyuyor muyuz? Bu da toplumca yanıtlanması gereken bir soru herhalde.
Sanatçılık, doktorluk gibi bir meslek değil ki. Anlaşılır olmasından çok hissedilir olması onu işte böyle tartışmalara götürebiliyor: Sen sanatçı mısın? ya da Sen de sanatçı mısın yahu? veya birileri gelip ürettiğimiz sanat eserlerine şöyle diyebilir: Bu da sanat mı? veya sanat bu muymuş?
Popüler noktalara değinip sanat yapmak çok kolaydır. Eğer insanların nelerden hoşlandıklarını biliyorsanız onların dimağlarını cilalayan resimler yaparak büyük övgüler alabilirsiniz. Oysa sanatın amacı gönül okşamak değildir. Yani işimiz hiç de kolay değildir sanat yaparken. Bazen kimsenin duymak istemediklerini söyleriz ve kötü biz oluruz.
Zonguldak’ta bir Güzel Sanatlar Fakültesi’nin kurulmasını en çok isteyenlerdendim. Yaşım itibariyle bana göre oldukça geç kavuştum bu isteğime. Zonguldak’ta Güzel Sanatlar Fakültesinden önce ve sonra ne oldu, ne değişti en iyi bilenlerden biriyim. Burada eski bir resim heveskârının biraz bohem, biraz coşkulu, biraz izlenimci ve biraz da sürrealist düşlerinden söz etmeyeceğim. Çünkü biz önce Zonguldak Karaelmas Üniversitesi olarak başladığımız sonra da Bülent Ecevit Üniversitesi olarak süren 4 yıllık öğretim mücadelemizden sonra hocalarımızdan resim sanatının hayatla iç içe geçen bir deneyim olduğunu öğrendik.
Nedir hayatla iç içe geçen bir resim sanatı? En önce birey olarak kimliğinin farkında olmaktır. Sonra bir toplumda yaşadığının ve sorumlulukların olduğunu unutmamaktır. Ahkâm kesecek değilim ama bizler öğrenim süremizce, açıkça kaçak ocakları da tartıştık, taşeron sistemini de. Termik santrallerin çevreye verebileceği zararları da dert edindik, koruyamadığımız tarihsel miraslarımızın bir bir yıkılıp elden çıkmasını da. GDO’lu gıdaların insan vücudunda yaptığı tahribattan da bahsettik, büyük ilaç şirketlerinin sağlığımızla oynayan tutumlarından da.
Resim sanatı ve ressam ne yapabilir bu devasa konularda? Doğru tarafta yer alarak bir nebze farkındalık yaratabilir.
Ya da ressam oturur oturduğu yerde ve başını kuma gömerek büyük klasik ustaların tablolarını taklit eder. Hayatı boyunca bununla oyalanır ve olmayan bir sanat tarihi hakem heyetinin dehasını keşfetmesini bekler durur.
Bugün dünyanın dört bir yanında ressamlar performanslarıyla, enstalasyonlarıyla, boya ve fırçalarıyla daha sağlıklı bir dünya için hayata katılıyorlar. Çıkarları için gözünü karartmış rantçılarla mücadele ediyorlar. Günümüzde sanatçılık bu mücadele alanına bir tuğla eklemek anlamına gelmiştir. Başarımız ve çelişkilerimiz bu anlam içinden süzülecektir.
Ödüller, birincilikler, şampiyonluklar biz sanatçıların motivasyon kaynağıdır sadece. Ama dünyanın kaynakları tüm insanlığın hatta canlılarındır. Bunun için sanat üretmeye devam diyoruz biz 2014 mezunları.
Ben sanatçı mıyım? Bu, kendi kendimize sorduğumuz ikincil bir soru. Daha insanca bir yaşam için suya, yeşile, insani yaşam koşullarına ihtiyacı olan sıradan bir vatandaşım ve bunları herkes için de istiyorum. Sanırım biz bunu gösteren resimler ürettiğimiz sürece o soru yanıtını üçüncü kişilerin dimağında bulacak.
Bülent Ecevit Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi arayan ve bulan hoca ve öğrencilerin yuvası olsun her zaman.
Hocalarıma ve öğrenci arkadaşlarıma her şey için en içten teşekkürlerimle.