Çaycuma Maarif Müdürü Mehmet Özdemir’in öğrencilere yılbaşı kutlamasını yasaklayan yazısının yankıları sürüyor…
Yerel basında bendeniz de dâhil pek çok köşe yazarı konuyu irdeleyen yazılar kaleme alırken, AKP taifesi, müdürün önüne gövdesini siper etti adeta…
Hükümetle işbirlikçilik yapmakta sınır tanımayan sarı sendika Memur-Sen’den, AKP Çaycuma İlçe Başkanı’na kadar bir kısım zevat, peş peşe “arkandayız” açıklaması yaptı…
Makamında ziyaret edip poz verenlerle, sosyal medyada kelam sallayanların bini bir para…
Bizim gazeteden okudunuz, Tiyatrocu Metin Akpınar bile katıldı tartışmalara…
Ünlü sanatçı, kısaca, “Yılbaşında kim ne yaparsa yapar, sana ne kardeşim” dedi bay müdüre…
Geçekten de insanların yılbaşını nasıl kutlayacağı Çaycuma Maarif Müdürüne mi kaldı?
Bay Müdür yılbaşı kutlamalarından haz etmeyebilir, kutlanmasını kimi ideolojik gerekçelere yaslanarak sakıncalı da bulabilir…
Bununla ilgili çalışma yapan cemaatlerden birine katılabilir, cemaatin diğer müritleriyle birlikte kapı kapı dolaşarak propaganda da yapabilir dilerse…
Bunla ilgili broşür yayımlayabilir, hızını alamayıp kitap da yazabilir hatta…
Ama bir kamu görevlisi olarak bu gerekçeyle yasak koyamaz…
Son derece tartışmalı bir olayda, kendi fikrini, sanki herkes tek tip düşünmek, her konuda aynı davranmak zorundaymış gibi kamu gücüyle uygulamaya koyamaz…
Başkalarının yaşam alanlarına bu kadar kaba müdahale etme hakkını kimse vermez çünkü kendine…
Gemi azıya almış AKP’lilerin sandıktaki sayısal çoğunluğuna yaslanarak, “Ben yaptım oldu” şımarıklığıyla hareket edecekse, bunun faturasının bir gün önüne konacağını da bilmesi gerekir…
 
AKP’Lİ OLDUKLARINI NEDEN YAZMIYORLAR
Ya yerel basındaki mahcup AKP’lilere ne demeli?
Pusula Gazetesi yazarı Osman Sav bunlardan biri mesela…
Lafı geldiği zaman tüm partilere eşit mesafedeymiş, partiler üstüymüş gibi bir profil çizen arkadaşım, neden AKP’li olduğunu ve tartışmalı konularda bile kayıtsız şartsız arkasında duracağını açıklamıyor, anlamıyorum doğrusu…
Örneğin ben, iflah olmaz bir AKP karşıtıyım, bulduğum her fırsatta bunu da yazıyorum, yazılarımı okuyanların buna göre değerlendirme yapmasını istiyorum çünkü…
Tarafsız biriymiş gibi yazıp, ofsayttan laf çakmayı kendime yakıştıramıyorum ayrıca…
Kimse yanlış anlamasın laiklik karşıtı görüşlerinin elbette payı çok, ama ben daha çok emek düşmanı bir parti olduğu, pek çok konuda ikiyüzlü politika izlediği için karşıyım AKP’ye…
Maarif Müdürünün herzesi üzerine kaleme aldığım yazıda, “kültürlerarası etkileşim” kavramını kullanmış, bilimsel gelişimin, teknolojinin insanın yalnızca yaşamında değil, yaşam kültüründe de değişimler yaratmasının kaçınılmaz olduğunu belirterek, teknolojiyi yasaklamadan yılbaşını kutlamasının bir anlamı olmayacağını belirtmiştim…
Osman Sav kardeşim hafiyelik yapıp, Osmanlı-Türk kültürü ile İslam inancının yok edilmesine yönelik kötü niyeti yakalayıvermiş hemen o sözlerimde…
Tüm içtenliğimle soruyorum, Paşam, şu Osmanlı Türk kültürü dediğin nedir sahiden?
Buna göre nasıl giyineceğiz? Ceket, pantolon giyecek, kravat takacak mıyız örneğin?
Nasıl eğleneceğiz?  Eğlenceyi tümden hayatımızdan sileceğiz mi ya da?
Ne yiyip içeceğiz,  nasıl mekânlarda oturup kalkacağız?
Taharet kültürümüz nasıl olacak örneğin, babamların bir dönem yaptığı gibi tuvalet kâğıdını sokmayacağız mı mesela evlerimize?
İsviçre’den alındığı için Batı kültürünü yansıtan Madeni Kanun’da yasak olsa bile dinen caizdir diye 6 yaşında çocukla evlenilip evlenilmeyeceğini de mi tartışacağız sence?
 
 
Basının mahcup AKP’lilerden biri de Cuma Gazetesi Yazarı Davut Uyar…
O da Osman Sav gibi gelen eleştirilere, güya dışardan biri gibi, “Ne var bunda” babacanlığıyla yanıt veriyor…
Sanki Maarif Müdürü, yazısında, “Hristiyan geleneğidir, dini değerlere aykırıdır” ibaresini kullanmamış, bunu tartışmaya açan başkasıymış gibi akıl veriyor bizlere:
Bir kere şunu iyice anlamamız lazım bu ülkenin insanları inanca dayalı polemikleri artık yapmıyor, aştı bu tartışmaları bizim halkımız...”
Dersimizi aldık Paşam, delinin biri çıkıp “Dinimizde ‘recm’ vardır, suçlular taşlanarak öldürülecek” diye bir kanun çıkarmaya kalksa, “Dini tartışmaları halk çoktan bitirdi” diye ona da karşı çıkmayız bundan sonra…
Hasbinallah…
AKP’de takiyyenin, bunlarda demagojinin bini bir para…
Osman Sav, konuyla ilgili TBMM’ye verdiği önergede laiklik ilkesine vurgu yapan veren CHP Milletvekili Vali Ağababa’nın bu bağı kurmayı nasıl başardığını merak ettiğini yazmış…
Topu tribünlere atarak alkış alacak aklınca…
Bak Paşam, ta ilkokuldan beri sana da ezberletmişlerdir mutlaka, laiklik, din ile devlet işlerinin birbirinden ayrılması demektir.
Laik bir ülkede hiçbir kamusal karar dini gerekçelere dayanarak alınamaz…
Tüm yurttaşların ibadet özgürlüğü devletin güvencesi altındadır; devlet, bunla ilgili tüm önlemleri almakla görevlidir yalnızca…
Anayasasında, “Laik, demokratik bir hukuk devleti” yazan hiçbir ülkede, din referans gösterilerek kamusal alanda düzenlemeler yapılamaz. “Ben yaptım oldu” diyen olursa da, birileri de çıkar, laiklik ilkesine vurgu yapar…
Şayet işine başka türlüsü gelmiyorsa ne var bunda anlaşılmayacak?