YÜREĞİMİZDEKİ YANGIN..
Terör örgütü PKK’nın Dağlıca’da kurduğu kanlı kalleş pusuda “çok sayıda” askerimizin şehit olduğu haberi, önceki geceden bu yana yüreklerimizi yakıyor. Tarifi imkansız bir büyük keder içimizi acıtıyor sürekli..
O bölgede askerde çocuğu olan bütün ailelerin “kınalı kuzuma acaba ne oldu?”, “sevgili eşim sağ kurtulmuş mudur?” kuşkusunun ağırlığı yüreklerini ezmektedir.
Ülkemiz kaç yıldır “Açılım” süreci içindeydi. “Analar ağlamasın” yaftaları ile kamufle edilen bu süreç, 7 Haziran seçimlerinden sonra her ne hikmetse sona ermiş gibi oldu. Ardından giderek şiddetlenen “PKK terörü” yine başladı.
Önceki gece Dağlıca bölgesinde “yollardan mayın temizleme çalışması” için yola çıkan ve içinde subay ve askerlerimizin olduğu iki zırhlı aracımız PKK’nın korkunç pususu ile “çok sayıda” şehit ve yaralı vermemize sebep olmuştur. Bütün Türkiye’nin gözü ve kulağı Dağlıca’ya çevrilmiştir.
Gece saatlerinden itibaren Türk halkı sokaklara çıkarak PKK terörünü kınama eylemlerine başlamıştır. Protesto eylemleri giderek büyüyebilir, büyük kentlerde kitlesel eylemlere de dönüşebilir. Ve bu halkın gözü kararırsa PKK’yı çıktığı yere kadar da kovalayabilir.
Buradan başta PKK ve adı ve kimliği ne olursa olsun, ülkemize ve halkımıza yönelen, demokrasi ve insanlık düşmanı bütün terör örgütlerini şiddetle kınıyorum, lanetliyorum.
*****
YASLA, AĞITLA DOLU GECEDE..
Anlaşılıyor ki Dağlıca bölgesinde büyük bir çatışma var. PKK’nın kalleş pusularında iki zırhlı aracımız hedef oluyor ve çatışma başlıyor. Ölü ve yaralılar var. Savaş uçakları havalanıyor 10 hedefi vurduğu açıklanıyor.
Bu satırlar yazılırken henüz kaç şehidimizin olduğu bilinmiyordu. TV kanallarından ne olduğunu öğrenme derdindeydik. Bir gazeteci, yabancı kanalların her şeyi belirttiğini söylüyordu ama, bu konuyu pas geçiyordu.
Cumhurbaşkanı ise; " "Eğer 400 milletvekilini alacak ve Anayasa'yı değiştirecek bir sayıyı bir parti almış olsaydı, bugün bunlar olmazdı" diyor.
Yani “Ben başkan olsaydım bu işler olmazdı” demeye getiriyor. İyi, güzel de nasıl? O zaman; Siz başkan olamazsanız çocuklarımız kan ve can vermeğe, analar ağlamağa, gelinler kocasız kalmağa, yuvalar yıkılmağa, çocuklar babasız kalmağa devam mı edecek?
Bu koskocaman ülke, bu güne değin tüm cumhurbaşkanlarına yeten anayasal yetkilerin, kendisine yetmediğini söyleyen bir kişinin ihtiraslarına mı tabidir? Bu cümleler bu kanla, ölümle, yasla ve ağıtla dolu bu gecede söylenmeli midir?
Sanki bu sözlerle halkımıza da “gözdağı” veriliyor gibidir. Tüm yurttaşlara “Seçmesini bilmiyorsun, oyunu benim için, partim için kullanmalısın, 400 vekil vermelisin” deniliyor adeta!..
E, pekala 1 Kasım’da da sonuç istenildiği gibi sandıktan çıkmazsa ne olacak? Zat-ı muhterem “Başkan” oluncaya kadar seçim mi yapacağız? Çatışma, savaş, ölüm, yıkım devam mı edecek? Bu ülkede barış ve huzur olmayacak mıdır?
AKP’li milletvetkilleri ne diyorlar bu işe?
*****
VATAN HAİNLİĞİNDE!..
“Metrekareye düşen vatan haini ve geri zekalı sayısında dünya lideriyiz.
Geçmişte terörü en kanlı yaşayan İngiltere’de, terörle mücadele edilirken hiç bir parti yada kişiler “teröristler öldürülüyor” diye ülkesine sırtını dönmedi. En zor zamanlarda bile!
Bizde maaşallah kişilere, partilere bakıyorum, neredeyse ellerinden gelse sırf inat olsun diye PKK safına geçip bayrak sallayacak soyu belirsizler var.” (Prof. Dr. İlber Ortaylı)
*****
KÖPEKLİK!..
"Muini zalimin dünyada erbab-ı denaettir
Köpektir zevk alan sayyad-ı bi-insafa hizmetten"(Namık Kemal)
Anlamı:
"Dünyada zalimlerin yardımcısı, alçaklık erbabıdır; alçaklığı meslek edinmiş kişilerdir,
İnsafsız /(insan) avcılara hizmet etmekten zevk alanlar ise köpektir.
Şimdi sormak gerekir; Emperyalist ülkeler, Orta-Doğu’daki petrol başta olmak üzere kendi amaçlarına hizmet eden örgütleri kurabilirler, besleyebilirler. PKK başta olmak üzere çeşitli ad ve kimliklerdeki terör örgütleri kimler adına köpeklik yapmaktadırlar.
*****
İKİLİ OYNAMAK..
Zekasını aklıyla, bilgisiyle , kültürel birikimiyle olumlu kullanan insan, doğru insandır. İkili oynamak, zeka, kurnazlık ve yetenek gerektiren bir “ahlak bozukluğu”dur. Toplum içinde birbirine karşı olan kişi, görüş veya akımların hem birini, hem de diğerini çıkarları için destekleyen, destekler görünen kişiler, iki yüzlü kişilerdir.
İkili oynamak, yalan söylemeyi ve çifte standartlı davranmayı da gerektirir. Toplum yaşantımızın bazı karmaşık dönemlerinde, ikili oynamayı marifet sanan kişileri hep görürüz.
Kimi kişiler ikili oynamayı, kendi küçük maddi ve manevi çıkarları için uygun görebilirler. Ancak toplum bu tür kişileri kendi içinde dışlamağa başlar her zaman.
Ama bu “ikili oynamak” ; ülke bütünlüğünü, devletimizin ve milletimizin hak ve çıkarlarını ilgilendiren ulusal konularda olursa “vatana ihanet” kapsamına girer.