Biliyorsunuz kentin yetiştirdiği değerlerin çok özel yeri var fikri dünyamda… Şairi, yazarı, çizeri, ressamı, gazetecisi, bilim insanı, sporcusu, müzik insanı sıkı takibimdedir her zaman. Hayatta olanlarla tanışıp arkadaşlık kurmayı önemser, aramızdan ayrılanların unutulup gitmemesi için yoğun çaba harcarım… “Hemşericilik” nedir bilmediğim gibi hayatımın hiçbir döneminde Zonguldaklı olmayı üstün bir vasıf olarak da görmedim, ama çok önemsedim kesinlikle… Beni, ben yapan değerler orada saklıydı çünkü… Yaşadığım toprakların insanlık alemine kazandırdığı değerler, övünç kaynağım oldu bu yüzden… Her fırsatta kutsadım onları… Tanıtmak gelecek kuşaklara aktarmak için pek çok çalışmanın altına imza attım… Kimi çevrelerce otorite bile sayıldım hatta…
Övünç duyduğum yazarı çizeri pek çok Zonguldak’ın, ama utanç duyduklarım da var az da olsa… 1933 Ereğli doğumlu Mehmet Şevket Eygi bunlardan biri örneğin… Yok, hayır, farklı görüşleri nedeniyle değil, toplumda kamplaşmayı artıran, kendisi gibi düşünmeyen herkesi “küffar” sayıp şeytanlaştıran, kadınları aşağılayan yazılar kaleme aldığı için haz etmiyorum kendisinden… O Eygi ki, 6. Filoyu protesto eden solcu gençlere karşı “cihat” çağrıları yapıp, “Komünizm küfrüne karşı derhal silahlan. İslam'da askerlik ve cihad ihtiyari değildir, mecburidir” diyordu sahibi olduğu gazetede… Çağrı karşılığını bulacak, tarihe “kanlı pazar” olarak geçen günde, ABD’yi protesto eden gençlere yapılan taşlı sopalı saldırı sonucunda, Ali Turgut Aytaç ile Duran Erdoğan yaşamını kaybedecekti…
HAVUZDAKİ PERFORMANSIYLA TÜY DİKTİ
Son zamanlarda iki isim daha eklendi buna… Birincisi Ersoy Dede… Babası Yaşa ağabey, hem babamın, hem de benim iş arkadaşım oldu… Annemle yıllarca, altlı üstlü oturdular aynı apartmanda… Çok da iyiliğini gördüğüm için, hiçbir zaman saygımı eksik etmem ondan… Benden epey küçük olan oğlu ile bir arkadaşlığım olmadı ama komşu çocuğudur diye, Zonguldak’taki radyoculuk yıllarından beri gözüm üzerindeydi… Ta o zamanlardan beri kulağımı tırmalayan zatın, havuzdaki performansıysa tüy dikti her şeyin üstüne… “Evet, ben yandaşım, hem de iflah olmaz bir yandaşım, bundan da gurur duyuyorum” diyecek kadar da dobra olan şahıs, AKP dönemi kapandıktan sonra nasıl bir gazetecilik yapacak, yaşayan görecek…
İkincisiyse, onun ruh ikizi Cem Küçük… Yazıyı kaleme almamın nedeni de bu zat zaten… Ne güzel ki, adı, “kadrolu tehditçi” ye çıkan Cem Küçük ile hiçbir ilişkim olmadı kentte… Onun Zonguldaklı olduğunu çok sonra öğrendim hatta… Havuz medyasının tetikçi başı, Fatih Portakal’ı hedef almış bu kez. FOX TV ana haber sunucusu Portakal'ın, Pantene Altın Kelebek ödülünü alırken yaptığı konuşmada, “Ben bu ödülü tüm gazeteciler adına almıyorum, işini doğru düzgün yapan gerçek gazeteciler için alıyorum” demesi zoruna gitmiş nedense zat-ı muhteremin… Hızını alamamış FOX TV’den atılması gerektiğini iddia etmiş… Aksi durumda, FOX TV’ye ağır yaptırımlar uygulanacağı tehdidini savurmaktan da geri durmamış…
İKİSİ DE SUÇLULUK PSİKOZU İÇİNDE BENCE
Modaya uymuş, Portakal’ı FETÖ’cü ilan etmiş bir de… Yavuz hırsız…“Beline hakim olamayan siyasetçiler Cemaati suçladı. Basit bir cevap anahtarı olayını Cemaate bağladılar. Tutuklanan darbeciler işin arkasında Cemaati aradılar. Ama hep duvara tosladılar. Bu karanlık adamlar sahtekârlıklarını AK Parti ve Cemaat’e yüklediler?” cümlelerini yazan kendisi değil de Portakal sanki… “Gülen Cemaati mensupları sistemin dışından gelip merkeze vardılar. Türkiye’yi değiştirmeyi ve dönüştürmeyi başardılar. Bu değişim ve dönüşüm aşamasında başka grupların, cemaatlerin ve elbette hükümetin çok büyük katkıları var” güzellemesi ve itirafını yapan zatın, bu konjonktürde, freni patlamış kamyon gibi etrafa bodoslama dalmasını anlamak gerekiyor …
Ersoy Dede’nin ondan aşağı kalır yanı mı var yani? Kaleme aldığı bir yazıda, “Alerjinin Fethullah Gülen’e yönelik olduğu çıkıyor ortaya. Nerede? ODTÜ’de? Aynı ODTÜ’de başka kime karşı alerji var? Bildiniz elbette AK Parti ya da Recep Tayyip Erdoğan’a. Geriye çekilip resme baktığınızda ise tanıdık bir tabloyla karşı karşıyasınız. AK Parti ve Gülen’i bitirme harekâtı” diyerek FETÖ ile AKP arasındaki kirli işbirliğini de ikrar eden komşu çocuğu, tıpkı kankası Küçük gibi, “suçluluk psikozu” içinde bence… Onun için saldırıyor herkese… Bu işten sıyırabilmelerinin tek yolu, at izinin, it izine karıştığı bir karanlığı yaratmak çünkü… Ersoy Dede… Cem Küçük… İki Zonguldaklı… Yüzkarası… Nasıl anlatsam, küçümenlere… Kardeşler, böyle kazanılmaz Zonguldak’ta ekmek parası…