Yerel seçim yaklaştıkça aday adayları sağanak olup yağmaya başladı adeta. Bir bir ortaya çıkıp, birbirinden iddialı sözlerle kendisinin neden tercih edilmesi gerektiğini anlatan adaylardan, bin bir sorunla boğuşan kentin keline merhem olacak bir öneri gelmedi henüz… Projelerini, adaylığının partisince ilan edilmesinin ardına sakladığını söylüyor her biri. Süreç bir fikir, proje yarışından daha çok kulis faaliyeti, adam kafalama yarışı olarak ilerliyor şu sıralar. Siyasetin dili de yöntemi de bu olunca, doğal olarak ortaya, tam bir fikri kabızlık çıkıyor… Bu fikri yoksulluk da yurttaşlarda büyük bir heyecan yitimi, sorunların çözümü konusunda derin umutsuzluk yaratıyor…

 

Daha da kötüsü şu ki, hangi parti ya da aday kazanırsa kazansın, değişen bir şeyin olmayacağı konusunda, ciddi bir kaygı var vatandaşlarda. İnsanlar değişenin yerel yönetimden nemalanan çevrelerden ibaret olacağı konusunda tam bir fikir birliği içinde neredeyse… İşleyişin, yönetim anlayışının, yaklaşımın, üslubun, halka bakışın değişeceği yolunda umudu bitmiş herkesin. Nasıl bitmesin ki? Şu gariban halk, tersine bir tane örnek bile göremedi bugüne kadar. Hiç ayrımısız gelen herkes kendi rantiyesini yarattı. Ne hikmetse, her dönemde hep yönetime yakın isimler ihale kazandı yerel yönetimlerden. Bu da, “Böyle gelmiş, böyle gider” klişesini beyinlere kazıdı.

 

DEĞİŞEN KENT RANTINI YİYENLER YALNIZCA

Şöyle bir yoklayın hafızanızı lütfen, bir önceki CHP’li Başkan İsmail Eşref döneminde belediyenin tüm yapım ihalelerini kazanan bir müteahhit, AKP’li Secaattin Gonca zamanında bir tane ihale alamadan imi timi bellisiz oldu neredeyse... Devran döndü Secaattin Gonca geldi, bu kez bambaşka müteahhitler türedi kentte. İnşaat tabelaların yüklenici hanesinde hep aynı isimler yazıyordu. O gitti Eşref geldi yeniden, adı unutulan diğer müteahhit yeniden çıktı ortaya.  İmi timi bellisiz olanlar, bu kez Gonca’nın müteahhitleriydi…

 

Kozlu Belediyesi’nin dönemsel olarak yıldızı parlayan müteahhitleri var ne hikmetse… Bir dönem kentte aniden zuhur eden bir müteahhit çok revaçtaydı, tüm ihaleleri o kazanırdı, şimdiyse bir başka müteahhit çıktı ortaya… Kozlu’nun yarısında inşaat yapmakla kalmıyor, sahil bandında kazanılan her alanı kendi için rant alanına çeviriyor… Mercek altına almadım ama Kilimli ya da başka bir belediyede de farklı bir durum olduğunu düşünmüyorum kesinlikle… İşin en tuhaf yanı da hiç sakınmaları yok bunların kimseden… Siyasetçi, yerel yönetici, bürokrat el ele vermiş gül gibi nemalanıp gidiyor… Sorulunca da, yanıt olarak, “Çalış senin de olur” yılışıklığı geliyor…

 

ÖZELEŞTİRİNİN ANLAMINI BİLEN VAR MI?

Nasıl bir iştir anlamadım, aday olan ayrımsız herkes, şikâyetçi olduğumuz sorunların müsebbibi olan yönetimlerin içinde pişerek geldiğini söylüyor. “Yaşanan bunca rezalette benim de payım var, hiçbir karşı çıkışı örgütleyemedim, ilkeli olamadım, toplumsal muhalefetin gücü ile bilgimi birleştirip kentsel itirazları çıkaramadım ortaya” deyip özeleştiri yapma yerine, “işi öğrendim, deneyim kazandım” pişkinliğine sıvanan bu arkadaşlara gülüyorum yalnızca. Ne öğrendiklerini de çok merak ediyorum doğrusu… Üç derste imar mevzuatına takla attırma sanatı mı mesela? Kaldırımı işgal eden yandaş ya da mafya büfesini görmezden gelme mi ya da? Ne, gerçekten?

 

Ömer Çamur gibi bir dönem belediye meclis üyeliği yapıp da artık ustalaştığını iddia eden zat-ı muhteremlereyse ne diyeceğimi bilemiyorum… Ustası Ali Bektaş’tan çok şey öğrenmiş Bay Çamur… Doğru gerçekten, DSP’den aday olup oyları kaptıktan sonra, önce Türkiye Değişim Hareketi temsilciliğine, oradan da AKP’ye giden yolda siyasi ilkesizlik nasıl yapılır, oldukça iyi öğrendiler birlikte... Düşük yoğunluklu yapıların allem kalem edilip nasıl çok katlı yapılara dönüştürüleceği de ezberindendir artık… Dahası il-ilçe başkanları, eski-yeni parti yöneticilerine arazi tahsis edip siyaseti sözcüğün tam anlamıyla rant aracına çevirmede de mahir sayılırlar epeyce… Eee, ne kaldı ki zaten geriye… Toplumcu belediyecilikmiş, doğa insan dengesiymiş, kentin tarihseli kültürel dokusunun korunmasıymış… Geç onlar bir kalem…

 

Evet, adaylar vitrine çıkıyor, şenlik başlıyor… İçi kaldıran varsa izlemeye devam etsin…