Doğrusu ya, ta çocukluğumdan beri başım hoş değil yılbaşı kutlamalarıyla…
Dindar bir ailede büyüdüm, evimizde,her ay bir, iki kere tarikat sohbetleri yapıldığı halde kandiller de kutlanmazdı çocukluğumda, yılbaşları da…
İçki zinhar yasaktı, içinde alkol vardır diye eve gazoz bile sokmazdı babam; belki de fukaralıktandı da biz öyle sanıyorduk…
Henüz televizyonla da tanışmadığımız için yılbaşı kutlamaları epey uzaktı bize…
İlk gençlik yıllarımda eve gelen fındık, fıstıkla kutlamaya başladık yeni yılı…
Televizyonlar çoğaldı daha sonra Zeki Müren’li, Bülent Ersoy’lu kutlamalar başladı, bir müddet sonra Nesrin Topkapı da arzı endam etti ekranlara…
Büyüdükçe dost buluşmalarına dönüştü kutlamalarımız, birkaç aile en çok da bizim evde bir araya geliyor, kendimize göre düzenlediğimiz bir masanın başında yeni yıla giriyorduk…
Ömrümün en keyifli akşamlarıydı onlar, gülmekten çenelerimiz kapanmıyordu…
Birkaç kez de dışarılarda kutlamayı denedik, fazla gürültü keseye olduğu kadar beyne de zarardı…
Sonra çocukları eğlendirmek için yaptığımız maskaralıkların adına dönüştü yılbaşı, en belirleyici onlardı artık hayatımızda…
Şimdilerde olsa da hoş, olmasa da… Ama tıpkı bayramlar gibi bir araya gelmeyi, yeni yıla ve dost buluşmalarının mutluluğuyla girmeyi önemsiyorum yine de…
MİLADİ TAKVİMİ DE YASAKLAYACAK MISINIZ?
AKP’ye yaranmak için ne yapacağını şaşıran bürokratların yılbaşı konusunda yaptıklarını üzülerek izliyorum, öylesine işlere imza atıyorlar ki, şaşkınlıktan dumura uğruyor insan…
Bizim gazetede okudunuz Çaycuma Maarif Müdürü “Hristiyan geleneği, milli manevi değerlerimize aykırı” diye okullarda yılbaşı kutlamasını yasaklamış bir yazıyla...
Zat-ı muhterem yılbaşını yabancı bir gelenek diye yasaklıyor ama emin olun kendi milli dilindenbihaber olacak kadar da bilgisiz…
Bay Müdür AKP’ye yaranmak için, 4. Murat yasaklarına özeneceğine imzaladığı belgenin Türkçesine baksın önce…
İlkokul 4. sınıf çocuğu kompozisyon olarak onu yazsa Türkçe dersinden o yıl çakar, o kadar kötü yani…
İşte AKP Türkiye’si, maarifin başında, kendi dilinin en basit kurallarıyla noktalama işaretlerinin nasıl kullanılacağını bile bilmeyen bir zat bulunuyor…Sonrasını varın siz düşünün…
Sormak istiyorum müdür hazretlerine:
Mirim, milli geleneğimizde bulunmuyor diye, masada yemek yemenin yanlışlığını anlatıp, yer sofrasında, tek tabaktan yemek yemeyi de önerecek misin çocuklara?
Ütüleri kaldırtıp, kolalı gömlek giymeyi tavsiye edecek misin?
Milli çalgımız değildir diye gitarı, piyanoyu, saksafonu, viyolonseli de yasaklayacak mısın okullarda? Her dinlediğimizde gönül telimizi titreten bağlama, ney dururken ne işi var mandolinin, saksafonun, trompetin okullarda?
Hızını alamayıp resim derslerini de yasaklayacak mısın?
Öyle ya, bencileyin bir münafığın bile izlerken huzur bulduğu, öğrenmeye can attığı hat, gravür, minyatür gibi geleneksel sanatlar dururken eciş bücüş çizgilerden oluşan sürrealizm, anadan üryan insan sureti resmetmeye meraklı realizm gibi ecnebi kültürlerle niye haşır neşir olsunki çocuklar?
Geleneğimizde hiç olmayan ve zaten dinen de sergilenmesi caiz olmayan fotoğrafları da çıkaracak mısın okullardan?
Şu yeni yılı başımıza dert eden miladi takvim sistemini de yasaklayacak mısın ya da?
Soru çok, ancak yerim yok. Gelelim sadede…
KÜLTÜREL ETKİLEŞİMDEN KORKMAMAK GEREKİYOR
Mantık, felsefe gibi sosyoloji dersleri de müfredattan çıkarıldığı için “kültürlerarası etkileşim” diye bir dersi hiç okumuyor artık çocuklar…
Çaycuma Maarif Müdürü de kaçtı galiba bu derslerden…
Televizyon ya da telefon gibi iletişim aygıtlarını koyun bir kenara, buzdolabı, çamaşır makinesi, otomobil, biçerdöver, traktör gibi aygıtlar bile, yalnızca üretim-tüketim değil yaşam kültürünü de değiştirir insanların…
Yeme içmeden eğlenceye, müzikten görsel sanatlara, dilden sosyal düzene, yerleşimden çevreye, hukuktan eğitime her tülü kültürel öge bilimsel gelişmelerden, teknolojiden etkilenir ve değişime uğrar…
İletişimin bunca hızlandığı ve önceki çağlarda ancak yüzyılda bir olabilecek değişimin birkaç güne sığdığı günümüz dünyasında, kültürlerin birbirini etkilemesi kaçınılmaz…
Nasıl daha ergonomik olan masa dururken, çok mecbur kalmadıkça yer sofrasına bağdaş kurduramazsanız, tüm dünya coşku içinde yeni yıla girerken, bunuyok saymasını da bekleyemezsiniz insanlardan…
İçki içmez belki ama dostlarını arar, 24.00’de sevgiyle sarılır çevresindeki insanlara…Bunun dinle imanla da ilişkisi yoktur…
Ancak bilimi, teknolojiyi yasaklar, dünyayla iletişimini keser,mağaraya çevirsenülkeyi,yılbaşını da o vakit kaldırabilirsiniz dolaşımdan…
Maarif Müdürü’nün koyduğu yasak tarihin tekerleğine çomak sokmak anlamına geliyor ki, anlık başarılar kazanılmış gibi olsa da nafiledir, tarihin tekerleği geriye döndürülemez çünkü…