On yıllardır fikrin yanı sıra yeni yüzler de üretemeyen Zonguldak siyaseti, tıpkı, “Eskiler alıyorum / Alıp yıldız yapıyorum” diyen Orhan Veli gibi eskilerden yıldız yapmaya pek meraklı… Kendimi bildim bileli, her seçim döneminde ne kadar siyaset eskisi varsa ismi aday olarak piyasaya sürülüyor çünkü… Son zamanların yıldızlarından biri de Bay Ali Bektaş… Kozlu Belediye Başkanlığı yaptığı sırada adı bin türlü olaya karışmış ve hakkında açılmış pek çok dava bulunan zat-ı muhteremin adı önce Zonguldak Belediyesi için geçiyordu… Sonra Kozlu’ya aday oldu nasıl olduysa…
 
Kimse yanlış anlamasın, Bay Ali Bektaş’ın şahsıyla hiçbir zorum yok… Halk adamı oluşu ve esprili kişiliğiyle kimi siyasetçilere göre daha sevimli olduğunu bile söyleyebilirim hatta… Ama onun hem siyaset, hem de belediyecilik anlayışına çok ciddi itirazlarım var… Siyaset anlayışına karşıyım, izlerken başımızı döndüren ilkesizliği siyasetteki ana çizgisi çünkü… CHP’de başladı, DSP’de devam etti… Her ikisinden belediye başkanı seçildikten sonra bir dönem Sarıgül’ün Türkiye Değişim Hareketi, bir dönem de İsmail Cem’in Yeni Türkiye Partisi’nde boy gösterdi…
 
KOZLU’DA SATMADIK YER BIRAKMADI
Rüzgâr nereden eserse oraya savrulan yaprak gitti, en sonunda, AKP saflarına kondu… Bunla kalsa yine iyi, orada, kraldan çok kralcı kesilip kendini siyasetin parlayan yıldızı haline getiren CHP için, “İyi ki iktidara gelmiyorlar, yoksa millet fare ölüsü yer” dedi… Yetinmedi, CHP’liler için “Bunlar abdestsiz namaz kılıyor” cümlesi kurarak siyasi nezaketsizliğin şahikasına çıktı… Belediyeciliği daha da beter… Yeşil alanlar, spor alanları, kent meydanları, pazaryerleri, terminal dahil satmadık yer bırakmadı devri iktidarında… Kat yüksekliklerini akıl almaz oranda yükselterek beldesini beton cehennemine çevirdi…
 
1991’de Fatih Sitesi’ne taşındığımda, Kozlu yolu tek şeritti daha… Mahalleye ayrılan kavşağın deniz tarafında büyükçe bir tepe vardı… Defne ağaçlarıyla süslü ve içinde bolca kızılcık, kocayemiş ağaçları bulunan tepe mahallenin siluetini de belirliyordu… Zamanla dev bir bayrak dikilip adı Bayraktepe’ye çıkan küçük dağ yok şimdi… Ali Bektaş Kozlu Belediye Başkanı oldu, koskoca tepeyi dümdüz yapacak uygulamaya izin çıkardı… Yüzbinlerce ton hafriyat denize dökülerek yok edilen tepenin yerine, o vakitlerde AKP yöneticisi olan bir zat tarafından akaryakıt istasyonu açıldı…
 
ANCAK “ÜSTÜN KAMU YARARI” GEREKÇESİYLE İZİN VERİLİR
Koskoca bir tepeyi yok edip yüzbinlerce ton hafriyatı denize dökme pahasına kazanılan alanda kurulan o meşum akaryakıt istasyonu, FETÖ terör örgütüne maddi kaynak aktardığı gerekçesiyle, mahkemece atanan kayyım tarafından işletiliyor şimdi… Tam da o tarihlerde, Zonguldaklı bir grup işadamı ve siyasetçi ile Pennsylvania’ya gidip oradaki malum şahsın elini öptüğünü de anımsarsak, zamanın tüm AKP elebaşları gibi, Bay Ali Bektaş’ın da, bu örgütle nasıl “Al takke ver külah” ilişki içinde olduğu, ülkenin başına ne çoraplar ördüğü daha iyi anlaşılıyor…
 
Olayın başka boyutu da var… Özgün siluetin korunması kentsel planlamanın ana ilkeleri arasındadır… Bu amaçla siluet ana planı yapılır hatta… Denizle sınır oluşturan tepeler yok edilmesi düşünülemez… Bu sırada denize dökülen hafriyatın dalgalarla koylara taşınıp doğal dokuyu bozmasıysa başlı başına bir kent suçudur… Silueti bozacak uygulamaya ancak “üstün kamu yararı” gerekçesiyle izin verilir… Bay Ali Bektaş’ın üstün kamu yararından anladığı FETÖ’nün çıkarıdan ibaretmiş demek ki… AKP sicilinde bunlar yazan birini aday yapacak, sonra da “FETÖ ile mücadele ediyorum” diyecek öyle mi?