Heeey,
Yüreği küçülmüş koca dünya.
Gamından nasibini almış insanlık.
Göründüğün kadar zengin,
Gökyüzün kadar engin değilmişsin.
Hani denizlerin derin,
Derelerin berraktı.
Hani ovalarında çiçeklerin,
Ağaçların yapraktı.
Rüzgarın eserdi, kokusu mis.
Güneşin ısıtırdı,
Yağmurunda yağışında is.
Beyaz olurdu,
Yere düşürdüğün tomurcuklar.
Ömre benzerdi,
Eriyip yok olan kar toplar.
Küskün ettin bizi bize.
Değişiverdin yaşlandıkça, iyice,
Heeeey,
Koca dünya, yapılır mı, ne bu işkence?
Hani çocuklar sende gülecekti.
Özgürlük en büyük nimet,
Savaşlar bitecekti.
Senin havanda,
Hava atacaktı tüm canlılar.
Kardeşlik diyecekti, içindeki tüm varlıklar.
Yaratıldığın ilk günden beri.
Adem ile Havva’yı bildiğinden beri.
Bize demedin mi? Kardeşsiniz siz.
Hep birlikte yaşayın,
Onlar, bunlar, siz, biz.
Hani gözün üstümüzdeydi.
Kim kimi sevmiyorsa, defolup gidecekti.
Senide mi değiştirdi bu ruhsuzlar?
İçinde, kaçak göçek mesken tutanlar.
Ayıkla artık iyileri,kötüleri.
İnsanlık görsün,
Mutlu günleri.
ÇOÇUKTU ONLAR
Onlar çocuktu…
Evet,
Çocuktu…
Lakin..
Çocuk olduklarını bilmiyorlardı.
Kağıttan ve çamurdan düşler kurdular.
Su ve toprak yeterliydi umuda.
Küçücük elleriyle,
Çamur yapmayı öğrendiler önce,
Sonrada, çamurdan oyuncaklar.
Dallarını kırdıkları çalılarla,
Ev ve araba yaptılar.
Birde kendileri gibi,
Çocuklar.
Büyüdüler,
Tırnaklarının arasında çamurlarla,
Ve yüreklerinde,
İsyanlarla….
Asiydiler, hırçın, öfkeli,
Yasaklandı yasaklar,
Yasaklı.
Umutları yok oldu
Oyuncaklar gibi…
Suya karışmıştı çamur,
Dağıldılar…
Kusurlu sevdiler hakları yokmuş sanki.
Çünkü kusurluydu geçmişleri.
Onlar çocuktu…
Ezik ve yoksul ve yalnız.
Bir düştü hayat onların gözünde,
Birde düşürdü hayat onları,
Kendi gözünde.
Çamurlu ellerinde kirlendi kağıtlar.
Ve susuz kaldı topraklar.
Karar verdi sorumsuzluktan sorumlular.
Kader kesti cezayı,
Kalem kırıktı.