Bir garip hallerimiz var bizim biliyorum,çoğumuz birbirimize benziyoruz. Genlerimiz coğrafyamızın kimyası bizi şekillendiren en belirgin özellikler.Ota çöpe kafa yormaktan gereksiz ayrıntıları kutsamaktan bir tık ileriye gidemiyoruz.
Hayatın asıl önemsenmesi gereken detaylarına boşvermişliğimiz, yaşadığımız yerin şartlarını sorgulamadan, yargılamadan kabula geçişimizin altında yatan en büyük etken, acizliğimizin ta kendisi.
Suya sabuna dokunmayalımda, canımız okunsada farketmez, öğretilmiş çaresizlik bizim damarlarımızda hoyratça dolaşıyor nasılsa.
Bu varolan düzenin tamamında değilsede ayrıntılarında debeleniyoruz, tam sorgulama niyetine düşerken zihin, aman diyor iç sesimiz, dünyayı ben mi kurtararacağım!
Aslında o iç seslerimiz bu soruyu sorarken bile bir ipucu veriyor bize"ben mi kurtaracağım"
Kimbilir belkide yolunda gitmeyen yaşam yolculuklarında bize rehber olabilecek doneler saklıyordur düzen.Hak verilmez alınır diyordur belkide sen istiyormusun onu söyle! Diğer dünya ülkelerinde nasıl bir yaşam süregeldiğini bilmeyen çoğunluklar, kabule geçişin öğretilmiş çaresizliğin kurbanları olduklarını anlayamıyorlar çünkü güneş onlar için hep doğudan doğuyor ve batıdan batıyor.
İçindeki, içeriğindeki bütün gökkuşakları sadece görmesini ve almasını bilenlere hizmet ediyor.
Şartlar yaşanılan coğrafyalara göre değil, farkındalığı keşfedenler için daha insanca bir boyuta geçiş yapıyor.
Birey toplulukların ilk rakamsal değeridir, çoğaldıkça birbirine eklenen zihin halkalarından ziyade, çok çeşitli sorgulama, biçimlendirme ve bir üst seviye olan sorgulama kademesine ulaşırlar.Ulaşırlarda işte bunun için izlenen yol yöntem aklı selim olmayı gerektirir.
Kişisel özgürlüğün iplerini elimizde tutmak zorunludur, mahkumolmak ise itaat etmenin kabulüdür ancak.Mücadele etmek ve taşın altına elini yüreğini koymak kişiyi ayrıcalıklı kılar.
Memnuniyetsizlik daha iyisi için verilecekolan mücadelenin kilididir.
İnanın dışarıdan kendi standardınıza bakabildiğinizde bir hiç olduğunuzu daha iyi gözlemleyebiliyorsunuz.; Akıp giden yaşam yolculuğunda ne kendiniz için yaşamış oluyorsunuz, nede sorumluluk almış oluyorsunuz.Farklı olanlar ve fark yaratanlar emek verenler ve ne istediğini bilenler.
Yine bir yol, yön belirleme sorumluluğu istemesek de üzerimize yüklendi.
Öğretilmiş çaresizliklerden kurtulmanın ne kadar mümkün olduğunu gösterecek son bir iki günün içindeyiz.
Zihnimize işlenen düşünmemizi sorgulamamızı engelleyen ne varsa en azından bir defalık devre dışı bırakabilelim. Başkalarının doğrularını değil kendi doğrularımızı hayata geçirebilmenin bilincine erişelim diliyorum.
Bilinçsiz olduğumuz her ne ise, yetersizliğimizi tamamlamasını beklediğimiz kişiler bizim için iyi ve önemli ve gerekli olanı değil, kendilerinin çizdikleri güzergahları işliyorlar zihnimize.Yol gösterici ve rehber olarak inandıklarımızı biz besliyoruz, zihin altyapısı olarak.
Çünküdeneyimlemeyi bilenler ve kormayanlar hedefe ulaşabilecek yol haritasını çizme cesareti gösterebiliyor.Klavuzluk beklerken klavuz olma olasılığımız bizi bir başkasının önceliğine hizmetli yapıyor sadece.
Kendi kararlarımızı kendimiz verebiliyorsak en azından denemiş oluyor ve sorumluluk almış oluyoruz.Doğru ya da yanlış olduğunun analizinide yapabilecek kadar algımız var diye düşünüyorum zira hizmetli olduklarımızda etten kemikten.
Öğretilmiş çaresizlikten kurtulmanın tam zamanıdırkarar kendimizin sonuçlarıise herbirimizi bağlayıcıdır.Yön belirlemek tamamen bizim sağduyumuzla ilgili sadece düşünelim kıyaslayalım ve emin olalım.Çelişkilerden kurtulabilmeyi diliyor ve kılavuzumuz kendimiz olalımdiyorum.