Her şeyden önce “cinsellik” kelimesinden ürkmeden, onu müstehcen-leştirmeden konuşabilmek, sanırım her zaman, her yerde mümkün olmuyor.
Toplum baskısı ve ahlak yapısı ve hatta anlayışı, bu konuda ağırlığını koyuyor!
Cinsellik, çoğu zaman ayıp kelimesinin gölgesinde kızarıyor, oysa hayatın içinde, hatta kalbinde cinsellik var.
Biz canlıların olmazsa olmazı bir nevi, eylemlerimizden çıkartmadığımızı, söylemlerimizden çıkartma baskısı, ikiyüzlülüğümüzle karıştırdığımız kafalarımız, ne kadar dürüst olduğumuz konusunda bir ipucu veriyordur herhalde.
Çocuklarımızla konuşamadığımız, araya duvarlar çektiğimiz bu konu, sonradan yanlış bir yöne doğru yönlendirebiliyor gençlerimizi.
Kusurlu cinselliklerin, zihin bulanıklıklarının altında, bu konunun yeteri kadar konuşulmaması etken alabilir.
Kadın erkek üzerinden bakıldığında ise, sıradan, olağan ve yaradılışın mucizesi,yaratanın öğretisi olan bu eylemin, yüz kızartıcı-lığı yersiz kanımca.Ürediğimiz bir eylem neticede ve bir kimlik cinsiyetlerime dair.
Muhafazakâr toplumlarda konuşulması ayıp sayılan hala daha aşılamayan bu konu, günümüz dünyasında çok daha farklı noktalara doğru evrilmekte aslında.
Baskılar neticesinde oluşan” özgürlük” adı altındaki başkaldırışlarda da etkisi olduğunu düşünecek olursak, toplumsal yaraları daha iyi gözlemleyebiliriz kanaatindeyim.
Cinsel tercihlerin çeşitliliği ve hatta özendiriciliği bu işin başka bir boyutu!
Konunun hassasiyeti, daha dikkatli kelimeler seçmeye itiyor inanın. Cinsel kimlikleri, şu anda dinsel öğretiler üzerinden örneklemek de değil maksat.
Kadın erkek kimliğinin dışında, üçüncü bir his ile hissettikleri ruha beden giydiren ve kendilerine görünenden başka bir kimlik edinen, sayıları her geçen gün çoğalan ve bir çoğunun fenomen olmaya doğru gittiği cinsel kimlikler,oldukça dikkat çekiyor da ondan konuya dikkat çekme zorunluluğumuz.
Bu elbette yeni bir değişim dönüşüm meselesi değil cinsel kimlik arayışı üzerinden. Dünya kurulduğundan beridir var olduğunu yazıyor kutsal kitaplartarih sayfaları.
Örneğin Lut kavminin başına gelenler.
Tıbbi olarak bir zorunluluğu var ise, ve ayrıca içte duygusal ruh da hissedilen ve değişime gerek duyulan cinsel kimlikler, zorunluluktur kişilerce mutlaka fakat buradaki özne, özellikle fenomen hala gelenlerin arkasından, hatırı sayılır bir kitleyi sürüklüyor olmalarına dikkat çekmek.
Hafife aldığımız, ancak gücünü, ağırlığını iyice hissettiğimiz sosyal medya aracılığıyla, özendirici hale gelen bu fenomenler, görsellikleriyle ve özgürlükleriyle, en önemlisi de ekonomik güçleriyle sanıldığından çok izlenmekteler ve takip edilmekteler.Bedenleri üzerinden kolay para kazanılan bir algı yaratmaktalar kısacası…
Cinsel tercihler elbette kişilerin kendi özgürlükleridir. Bu bağlamda herkes kendi ruhundan bedeninden mesuldür.Hesabı, kitabı, kendi inisiyatifindedir kimseyi bağlamaz, lakin.
Buradaki asıl mesele, ekonomik güçleriyle, şaşalı bir yaşam örneğiyle, özendirici olmalarıdır.
Özellikle genç kuşakların konuşma dilinden görselliğe kadar, sınırsız bir özgürlükle aklına geleni söyleyiveren ve davranışlarıyla takipçi kitlesinin ilgi odağı olan bu özendiriciliğin dikkate alınması gerekmektedir.
İzleyicisine alışkanlık yapar hale gelmesi düşündürücü sahiden de.
Kategorize etmeden, ahlak yapısını bozmadan, cinsel kimliklerini özendiricilik üzerinden ortaya dökmeden yaşamak, herkesin hakkı!
Fakat özendiricilik konusunda bir sınır olmalı mutlaka, renkli dünyalar çok çabuk göz boyayabiliyor ve sıradanlaştırıyor, sıradanlaşmaması gerekenleri.