Kemiksiz olmasıyla ünlüdür! Kendini her yöne kıvırır, katlar, eğer, büker. Her haltı bilir yani, marifetleri say say bitmez. Tatlı olur yılanlara hükmeder, ekşisiyle de yedi düveli bir birinden eder. Bir başına da kalsa mücadelesini verir, alacağını alır, söyleyeceğini mutlaka çekinmez lap lap söyler. Utanması arlanması yoktur hiç. Edepsiz diye anılsa da öyle bilinse de, pek bir önem arz etmez kendileri için, kulağına gelenleri hiç üstüne alınmaz.
Hakkında söylenenlerin çokluğuyla ilgilidir sadece, içerik onu bağlamaz. Eyvallahı olmaz yani bulaşmaya gör, seni dünyaya bir güzel rezil eder ki, iki cihana nam salar alimallah. Ayıkla dilin taşını diyeceğimde taşın en ağırı dil de zaten.
Vaatler verir peşi sıra, kandırabildikleriyle övünür sonrasında. Kurgusunu kendine göre yaptığı kehanetler üretir, olacakları bir bir sıralar, olması imkânsız olanları da olacakmış gibi atar durur bol keseden. Bir gaza getirir ki insanı, neyin varsa feda edeceğin tutar, haliyle de ne yapar eder kurutur serveti, malı mülkü.
Uçkuruna pek düşkündür, bağlarını çözülebilmesi noktasında hazır ve de nazırdır!
İnsanları birbirine düşürmede de üstüne yoktur, iki lokma aşım ağrısız başım dedin mi takar kancayı. Ağrıtmadığı baş, su katmadığı aş kalmamıştır çevresinde. Kokmuşu lokma lokma bal diye yedirir, bal dendiğinde de kendinden başkasını beğenmez önermez. Öve öve bitiremediğini söve söve yerin dibine sokar.
Gönlüne dokunur, gönlünün içine sokulur. Kimin kimi seveceğine, kimin kimden gideceğine o karar verir. Adına şarkı yazılmışlığı türkü yakılmışlığı vardır.
“Dil yarası en acı yara imiş de dedirtmiştir, tatlı dillim de.”
Sağırı bile inandırır yalanlarına. Padişahları tahtından etmişliği, zengini hizaya çekmişliği çok, hem de çok vardır. En iyi falcılarla anlaşır, onların işine yarar. Seriye bağlayıp kendini otomatikleştirdiği alanda hizmet vermekle övünür Siyasetçinin politikacının en büyük silahıdır, çok konuşmuşluğunun yanında, boş konuşmuşluğuyla da rekoru elinde tutabilen yegâne organdır, uzuvdur.
Dinleyeni hiç bitmez, müşterisi boldur o anlattıkça hem kazanır, hem de kazandırır. Dildir ne yapsa yeridir dersin ama yersizliği daha çok kalır akılda. Hatır gönül dinlemez, yukarıda örneklediğimiz gibi beyi padişahı olmaz.
Ara sıra bir kabuğuna çekilir gibi yapsa da bir utanma arlanma inse de üzerine, huylu huyundan vazgeçer mi misali, yapar yine yapacağını, yüzüne söyleyemediğini peşinden patlatır. Zehir satar satır satır ve onun bile alıcısını bulur. En iyi anlaştığı kulaktır, onu da kendine benzettiği söylenir, aralarında ki ilişki çıkar ilişkisiymiş öyle rivayet edilir! Söyledikleri duyulsun nam salsın ister. Duyuldukça yayılsın, konuşulsun, konuşuldukça da keyiflensin dursun, al gülüm ver gülüm hesabını, kendisinin açtığı söylenir.
Zimmetine geçirdi mi bırakmaz, vazgeçmez kolay kolay. Omurgasızlar familyasındandır o yüzden atsan atılmaz, tutsan tutulmaz. Yeri yurdu belli olsa da bir ağzın içine hapsolmuş gibi dursa da gidemediği yer uzanamadığı şer yoktur. Pek sever ortalık kızıştırmayı, işini en iyi yapan olduğunu bildiği için kasılmasıyla da ünlüdür. İnsanoğlu hiçbir yerinden çekmemiştir dilinden çektiği kadar.
En çok acı biberle korkutulur, eşek arısıyla da bir güzel beddua edilir, onunla hizaya getirileceği sanılır. Tehditler hakaretler bitmez çünkü illallah getirir, dilini ensenden çekerim, dilin kopsun gibi alacakaranlık lügatına başvurulsa da yine de uslanmaz, yapar yapacağını. Köşesine çekilip kıvrılıp yatak döşek yattığı görülmüşse de şöyle bir iki, kayda değer bir istatistik bulunmaz hakkında. Dokuz canlıdır kendileri. Bütün araştırmaları yerle bir eden kıvraklığı, kaypaklığı, kötü örnek teşkil etmesi babında caydırıcı sebeplerin başında gelir. “Gelirde takar mı peki?” Diline methiyeler düzüldüğü kadar hakaretlerde edilir, işin ilginci bütün bunları kendine yine kendi yapar, hem över hem söver yani. Diline kurban olduğuna bin pişman olursun. Ey azizim, şu insan denilen ölümlü var ya, çekmemiştir hiçbir şeyden dilinden çektiği kadar.