İnsanlık var olduğundan ve kadın erkek cinsi yaratıldığından beridir söylenen, kulaktan kulağa yerleşerek yayılan ve hatta aslı gibi nakledilen bir yakıştırmadır kadınlara şeytanlık!
Bir elmanın başının altından çıktığı söylense de bu, üzerimize yapıştırılan şeytan yakıştırması, o zamandan bu yana yediğimiz nanelerden mesul olan nane bile değiştiremedi bu gerçeği.
Aslına bakarsanız elma masum şu durumda, nanenin başının altından çıkıyor bütün edepsizlik.
Kadınların şifresini çözebilmek için üzgünüm beyler, kadın olmak zorunluluğu vardır. Hiç bir erkek, iddia ediyorum, bir kadının şifresini tam manasıyla çözemez. Hiiiiiç ben kadınları parmağımda oynatırım, aklını alırım gibi ilkel düşüncelerin içine girmeyin,kendi düşüncenizde boğulursunuz,boğarlar maazallah ruhunuz duymaz.
Kodum mu oturturum gibi, efelik, beylik taslayacak, fiziksel üstünlüğünüze güvenip şiddet içeren eylemlere hele ki hiç başvurmayın derim. Çünkü güç beyinle alakalı bir kavramdır, bakın uzak doğu sporlarına en somut örnek size… Kimi istersem alırım, kimi istersem kovarım gibi, harem ağası moduna sakın girmeyin zira kimin haremi kimden daha çok geniş bunu bilmekimkânsız, şeytan işi neticede.
Eğer böyle bir düşünceniz varsa, hani olur da harem kurmak babında söylüyorum aman ha aman diyorum sakın aklınızdan geçirmeyin.Bir intikam depoları var ki içlerinde bizimkilerin sormayın, şeytan sülalesi maşallah “bakın sırlarından birini veriyorum sizlere” konteynırlar filosu gibi ardı arkası kesilmeyen cinsinden, iyi bilirim.
Yapamadığını yaptırırlar valla, burnunuzdan fitil fitil getirir de en son duyan olursunuz ve hatta hiç duymayan, hissetmeyen bir de.
Hiçbir cinste olmayan bir dolu özelliğimiz vardır bizim, kıvrak zekâya sahibiz örneğin “dans yeteneğimiz sanırım oradan geliyor” aptala safa yatmak gibi oyunlar oynarız, yemeyiz de aleyhimize olan mevzuları, yemiş gibi yaparız. Elimizde ne kadar çok koz biriktirirsek, servetimiz çoğalmışçasına övünürüz. “Değil tek taş, beş taş alsanız bile bizi daha mutlu edemezsiniz.” Malum elimizdeki kozları yeri geldiğinde kullanacak olduğumuzubilmek, bizim için servet niteliğindedir, aynı zamanda da kendimizi garantiye almak gibi birşeydir.
Biz kadınlar birbirimizin aklını ezbere okuruz mesela. Beden dili, ruh dilibizden sorulur, uzmanlık alanımızdır hatta. Duyduklarımıza gözü kapalı inanmayız erkekler gibi, satır aralarını okuyup, alt metinde ne söylüyor, hemen onun peşine düşeriz. Erkeklerin şifresini çözmek, gazetelerde ki haftalık bulmaca köşelerini çözmekten daha kolaydır. Aşağıdan yukarı, yukarıdan aşağı, soldan sağa, sağdan sola bizim patentimizdir. Alınmasın erkekler de belden aşağı değil, genelde belden yukarımız çok daha iyi çalışır.’’Haaa bu demek değildir ki belden aşağımız sizden az çalışır, şeytanız dedik ya.” Bu sistemi herkes bilmez zira bu kadınlar arası okunan bir dildir. Ya da kişi kendini nasıl bilirse karşısındakini de öyle bilirmiş ‘in kadın alfabesi.
Birbirimizi fişeklemek için “erkekler gösteriş deseler de asla doğru değildir” hedef yükseltiriz sürekli, daha fazlası, daha pahalısı, çıtayı yükseltmenin örnekleridir sadece. Azıyla yetinmeyiz hiçbir şeyin, hele ki sevginin. Hak ediyoruz ama itiraf edin, şeytanda olsak, olmazsa olmazlarıyız bu hayatın.
Bir kere en büyük özelliğimiz at gözlükleriyle bakmayız olaylara duruma. En geniş perspektiften ele alırız meseleyi, ıcığını bıcığını çıkartırız, huyumuz kurusun. Akla hayale gelmeyecek senaryolar yazarız bir çırpıda. Hani bir erkeğinbizim karşımızda yüzde yüz haklı çıkartacak bir savunmasıve yahut bir durum saptaması olsun, aman Allah’ım akla ziyan bir manevrayla hemen olayın yönünü yordamını değiştirip, muhatabımızı düşünce mundarı ederiz bir solukta. Ne olursa olsun biz haklı çıkmalıyız, diğer türlüsü şeytanlığımızı bozar.
İtiraz etmek isteseler bile hiçbir şeyin değişmeyeceğini bilen akıllı adamlar, olayın üstüne daha fazla gitmezler. Ve hatta o anda unutuverirler az önce ne için birbirlerini boğazlamaya kadar geldiklerini. “Akıllı adam bence de öyle yapmalı zaten.”
Bu bizdeki olağanüstü bir yetenektir, kıvrak zekâ bir nevi, şeytan işbirliği de diyebiliriz, eeee ne de olsa kankamız kendileri, tutacak elimizden,tarafımız olacak öyle değil mi?
İlk insanlardan bu yana fiziksel üstünlük adı altında iş bölümüne girmişsek de karşı cinsle,yani erkeklerimizle, akıllı hemcinslerim bu paylaşımında içine etmişler taaa milattan öncelerden beri hem de.
Erkek ağır ve dış işlerle uğraşmayı seçerken ”kendi iradeleriyle bunu yaptıkları hakkında kuşkum olsa da” ekmek derdine düşerken, avlanmaya giderken, kadın bütün gün yaşadığı mağarasını temizleyecek, çocuğunu emzirecek, ateşin altına odun falan sürecek pişirecek taşıracak falan işte. Ağır işler bunlar tabi ki de, ağır işler de daha ağırları var omuzlarımızda. Bir özgürlük meselesi var ki işte bunu da ince zekâmızla hallediyoruz. Özgürlüğümüzden fedakârlık yapıyormuşuz gibi gösterip, dibine kadar özgürlüğümüzün tadını çıkartıyoruz. Tek farkımız biz böbürlenerek anlatmıyoruz ulu orta, şeytanca alttan alttan yürütüyoruz gemimizi, özgürlük seçimlerimiz de gizli, bu işlerde bizden sorulur bir nevi…
Ama erkekler öyle mi? Aramızda ki sadece anlaşmalı iş bölümü, şeytanca planla işleyen…
Örneğin;
Alt tarafı gidecekler, dağda taşta “milattan öncesinden söz ediyorum anlamışsınızdır” vahşi hayvanların arasından bir iki tanecik kendilerini yem etmeden, bir gergedan,ne bileyim bir geyik, hadi oda olmadı bir kuş vurup getirecekler. Ne olmuş yani, bütün gün karın doyuracak yemek bulmaktan,ateş yakacak odun kesmekten başka görevleri olmayan erkeklerin, vahşi hayvanların arasında yaşam savaşı vermeleri iş mi yani. Bu arada aklı olan bir kuşla eve dönmesin, biz öyle güçsüz erkekleri cebimizden çıkartırız.
Aile reisi olmak, hiiiiç hava atmakla falan olmuyor, yani öylekolay olmuyor o işler, her şeyin en iyisini en kalitelisini bulup getireceksiniz mecburen. Zaten bütün gün tilkiler kuyruklarıyla yarış halinde seyrediyor beynimizde,zekâ meselesi işte, yapacak bir şey yok, çok zekiyiz biz çok.
İz üstündeki araştırmacı gazetecileri bile şaşkına çeviren,kriminal bir olayın faillerini eliyle koymuş gibi bulan, doğuştan şeytan çıkışlı dedektiflik diplomamızı da, bilmem tekrar hatırlatmaya gerek var mı?
Çok akıllı bizim cins vallaçok da cefakâr. Milattan önce mağara temizle, yarı çıplak halde bul buluştur oranı buranı ört. Bitmedi dahası çocuk doğur, emzir falan, altını üstünü temizle, ateşin altına odun sür, milattan sonrası malum, kolay mı kadın olmak? Bütün zor meşakkatli işleri sırtlan, olacak gibi değil valla,kendilerine zaman ayıramıyor ki iki lafın belini kırsın.
Meslek alternatifleri çoğaldıkça, yaşam koşulları zorlaştıkça” hoş eskiden de zormuş da” milattan sonra mesleki alanlar genişledikçe, bizimkiler elaman yetiştirme olayına da el attı bir çırpıda. Miladın öncesi de sonrası da bizden sorulur evvel Allah.
Başladı mı bütün mesleklerde erkeklerin var olma dönemi. Bir hor görme bizi, bir efelenmek, siz kadınsınız, sizden güçlüyüz biz gibi, ezici baskıcı tavırlar. Kalır mıyız altında, kalmadık da zaten.
Hemen sahiplenmeyin herşeyi bi durun yahu, yorulmadan yormak bizim işimiz. Fizibilite uzmanıyız var mı aksini iddia edecek olan,buda biz kadınların ince zekâ marifetidir. Biz kadınlar sayesinde yetişti onca mesleğinde zirve yapan üstatlar, ustalar, daha ötesi yoku tarihe yazdıran meslek erbapları, hepsi biz kadınların eseri.
Bakın hemen örnekliyorum, hiç sizi yormadan aklıma gelenleri sıralayıveriyorum bir çırpıda.
Biz var ya biz kadınlar, çok şeytanız çok, ne cevherler çıkarmışız ortaya hepsi bizim eserimiz.
Dünyadaki en iyi terziler erkek mesela, modacılar yani.
Dünyadaki en iyi aşçılar, mutfak şefleri erkek mesela.
Dünyadaki en iyi ressamlar, en iyi yazarlar, en iyi müzisyenler.
Uzaya gidip gelenler aya ilk ayak basanlar hep erkek.
En iyi liderler, en iyi oyuncular, en iyi sporcular, en iyi şoförler, denizde kaptan, havada pilot,din adamları hepsi hepsi erkek. Sadece erkek olmaları değil mesele, işlerini en iyi yapmaları önemli olan, biz kadınlar şeytan olmasaydık, onlara görevlendirmesini bilmeseydik, bu insanlığın hali nice olurdu.
Biz kadınlardaki sıfat karşıdan bakıldığında sadece ikitane, iki tanecik. Bir, kadınlar ana; iki, kadınlar şeytan. Yapmayın etmeyin gözünüzü seveyim, bir elma deyip geçmeyin, biliyoruz biz, naneler de hiç masum değil.