Biz de siyaset, bilgiye değil de yalana ve hamasete dayalı olarak yapıldığı için dünyadaki gelişmeler kimsenin umurunda olmadığı gibi gelmekte olanı anlama çabası da önemli değildir çoğu kişinin nezdinde…
Esasen geleceği kurgulama sanatından başka bir şey olmayan politika, kişisel ikballeri dışında hiçbir şeyi düşünmeyen muhterislerin elinde, bugünü kurtarmaya yönelik manevraların toplamı dayatılıyor topluma…
Hal böyle olunca, dün ak dediğine bugün kara deme pişkinliği en geçer akçe haline geliyor…
Seçimler arifesinde, uzun erimli kurgulanmış, bütünlüklü politikaların değil de çok sıradan projelerin, bilgisayar simülasyonlarıyla “Büyük düşünce” ürünüymüş gibi pazarlanması ve para etmesi bu yüzden zaten…
Çok yazıldı ama bir kez daha yazıyorum, verili durum değişmezse Zonguldak’ı gerçekten büyük tehlikeler bekliyor…
Yok, hayır bu tehlikenin hükümetin kente bakışı ya da uygulamalarıyla hiçbir ilgisi yok…
Konjonktürel gelişimler Zonguldak’ın ekonomik yapısını sürdürülebilir olmaktan çıkarıyor çünkü…
Nedeni de çok basit, varlık sebebimiz kömür gezegene düşman bir nesne haline dönüşüyor artık…
Yaşadığımız dünyada insan faaliyetlerinin iklim değişikliğine yol açacak boyutlara ulaşması, karbon salınımının belli düzeye düşürülmesini zorunlu kılıyor…
Bu da kömür ve petrol gibi fosil yakıtların tüketiminde ciddi sınırlamalara gidilmesine neden oluyor.
KORKARIM KÖMÜR YASAKLANACAK
Emin olun çok yakın gelecekte tümden yasaklanması bile tartışılacak ciddi şekilde…
Tabii bu durum da zaten bin bir sorunla boğuşan Zonguldak kömür havzasının önüne yeni açmazlar koyacak…
Bir örnekle durumu açıklamak isterim…
Geçtiğimiz gülerde Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası (EBRD)önümüzdeki beş yıllık enerji stratejisini açıkladı. Yapılan açıklamaya göre EBRD, “Uygulanabilir bir alternatif enerji kaynağı olmayan, nadir ve çok özel koşullar dışında” hiçbir kömür yatırımına kredi vermeyecek.
Destekler tümüyle yenilenebilir enerji yatırımlarına yönelik olacak…
Yalnızca doğrudan kömür üretimine yönelik yatırımlar değil, kömüre dayalı enerji santrali yatırımları da doğal olarak bun karardan etkilenecek…
İklim değişikliğiyle mücadele için büyük önem taşıyan bu karar, Zonguldak gibi kömüre göbeğinden bağlı ve kömürlü santral yatırımlarının pıtrak gibi çoğaldığı bir kentte büyük bir ekonomik daralma yaratacak...
Şunu kafamıza koymamız gerekiyor ki, altındaki rezerv ne kadar olursa olsun kömür havzamızın geleceği yok kesinlikle… Önümüzdeki on yıllarda bunun sonuçlarını çok daha yoğun bire şekilde hissedeceğiz…
Büyük toplumsal travmaların yaşanmaması için bu yeni duruma yönelik politikalar geliştirmek gerekiyor ama bunu başaracak basiretten vazgeçtim, görecek göz, tartışacak insan bile bulamıyoruz…
TAAHHÜTLERİMİZ VAR
Her yanımız çepeçevre sarılıyor…
Seller, su baskınları, sıcak hava dalgaları, kuraklık, hortumlar gibi aşırı atmosferik olaylar paragözler dışındaki tüm insanları tutum almaya itiyor…
Pek çok dünya lideri, meseleye ülke çıkarlarından daha çok bir gezegen sorunu olarak bakıyor ve buna uygun yönelimleri kısmi de olsa yaşama geçirmek zorunda kalıyor…
Seragazı emisyonu (Atmosfere salınan zararlı gaz oranı) son yirmi yılda yüzde 125 artan ve dünyada çevreye en çok zarar veren ülkeler arasına giren Türkiye, Avrupa Birliği ilişkilerine de koşut olarak, bu oranı düşürme kararı aldı…
Hani bize pek uyan bir şey olmasa, kâğıt üzerinde kalsa da bu alanda erişilmesi gereken bir “ulusal hedef” var önümüzde…
Bu da ne kadar eyyamcılık yaparsak yapalım, bugün olmazsa yarın daha az fosil yakıt tüketeceğimiz anlamına geliyor…
Yani Zonguldak’ı yönetme iddiasında olanların kollarını değil yalnızca, kafalarını da sıvamaları gerekiyor artık…
Çok konuşulan ekonomik çeşitliliği yaratma, başta doğayla dost teknolojiler olmak üzere başka endüstriyel disiplinlere yönelmek, bunun adımlarını atmak gerekiyor…
Da kime anlatacağız bunları...
Onca aday içinde örneğin “İklim dostu bir kent yaratacağız” vaadini bile kimseden duyamadıktan sonra…