İSYAN
Ülkenin dört bir yanından doğa katliamına yönelik isyan sesleri geliyor hemen hemen her gün kulağa. Cennet Vatanın dağları taşları, suyu toprağı, cayır cayır yanıyor, yok ediliyor.
Kaz Dağları gündemin tam ortasında yürek kanatıyor, gündemin ortasında diyorum yanlış anlaşılmasın, yüreği olanların gündeminde sadece.
 Konuşmaya cesaret edebilenler, bu ülkenin ekmeğini helalinden yemiş olanlar ve kayıtsız kalmayanlar.
Sanatçısından akademisyenine, siyasetçisinden sade vatandaşına kadar bir avuç insanın yüreği sızlıyor sanırım, kalanı şakşakçıdan ibaret görünüyor.
“El davul çalmaya başlamışsa senin sesin duyulmaz” diyen Anadolu kâşifleri yine halkı çıktı. Tokmak da davulda arsızların elinde, emrinde ne yazık ki!
Sivil toplum örgütlerinin bir avuç insanla direnmeye çalıştığı, isyan ettiği eylemlerin sesini duyması gerekenler işte bu yüzden sağır, bu yüzden vurdumduymaz.
Devletin, Vatanını vatandaşını önceliği yapması gereken yerlerde nedense sesi çıkmıyor.  Rant meselesi, taraf yandaş meselesi olarak özetlenen her kayıpta, kaybeden içinde yaşadığımız toprakların ta kendisi oldu, oluyor da.
Parsel parsel yanan ormanlardan, zehirlenen havadan, kirletilen sudan sorumlu olanların gıkı çıkmıyor her ne hikmetse.
 Nedenini çok geçmeden üzerine çullanılan arazilerden ve üzerine inşa edilen yapılardan anlıyorsunuz zaten.
Santraller, taş ocakları, zehir saçan tesisler bunlardan bir kaçı.
Eğitim eksikliğimizin yozluğu, algıdaki cehaletimizle eş değer artık.
Bir arkadaşım birkaç gün önce bir soru sordu ve ben cehaletimden mi yoksa gerçekliğinden mi cevabını veremedim ve sustum.
Soru gayet net bir soruydu;” Bana söyleyebilir misin son yıllarda ülkede kaç okul temeli atıldı, kaç okul açılışı yapıldı? Ülke gündeminde seçimden başka ne vardı Allah aşkına”
Cevabı bende yoktu, bilen varsa öğrenmek isterim. Ek binalar imam hatipler dışında elbette diye de ekledi…
Öncelikler ve öncelikliler yaşamın kaymağında beslene dursun, bu gün varız yarın yokuz, en azından toprağı taşı, havayı suyu gelecek kuşaklara miras bırakabilelimin derdinde olanların bir avuç kadarda olsa varlığı çok kıymetli.
Sivil toplum örgütlerinde bostan korkuluğu gibi durup,  yalakalık yapanların pişkinliği ürkütücü ve itici bunun yansıra yüreğini taşın altına koyan her kim ise var olsunlar diliyorum.
Herkes kendi coğrafyasından, kendi kapısının önünden sorumludur anlayışını benimseyememek, Vatanın yok oluşuna hizmet etmek oluyor.
Senin, benim toprağımda, birileri cirit atıyor, atalarımızın kanıyla suladığı topraklar bir bir peşkeş çekiliyor. Kendi mirasından ödün vermeyenler, benim Vatanımı talan ediyor. Ve biz azalıyoruz topraktan, taştan, ağaçtan kuştan. Çok daha önemlisi birbirimizden, birliğimizden…