696 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin bir gece yarısı çıkarılmasının ardından, kadro telaşına düşen taşeron işçilerin çabasını takip ediyorum hüzünle… Kimileri kadroya geçmenin sevincini yaşasa da önemli bölümü kapsam dışında kalmanın şaşkınlığını yaşıyor… Kadroya geçirilecek işçi sayısının 400-450 bin civarında olacağı hesap edilirken, taşeron firmalarda çalışan işçi sayısının 900 bini kamuda olmak üzere 2 milyonu bulduğu ifade ediliyor... Bu işçilerin çok önemli bölümü de asgari ücretle görev yapıyor… Tam bir ucuz işçi cenneti yani…
 
Günümüzde iş önemli… Hele güvenceli bir iş hepsinden önemli… Bizim gibi ülkelerde, kıt kanaat geçinerek de olsa, yarın kaygısı duymadan yaşamak, hâlâ ele geçirilmeyecek bir velinimet ne yazık ki… Bunu, en iyi de, her yılın sonunda işsiz kalma korkusu yaşayan taşeron işçiler biliyor… AKP elebaşlarının yıllardır verdiği sözlerle oyalanan işçiler, şimdi de ortaya çıkan sonucun büyük hayal kırıklığını yaşıyor… Yaşıyor, yerel yönetimler, iktisadi devlet teşekkülleri ve özel bütçeli kuruluşlarda çalışan işçiler kapsam dışında bırakıldı çünkü…
 
BİR DE BAŞKANLIK SİSTEMİNE GEÇİNCE GÖRÜN
Bir de Devlet İhale Kanunu’nun şu, bu maddesine göre ihalesi yapılan işlerde çalışanların durumu var ki o hepten fecaat… Bir hükme göre yapılan ihaleyle işe başlayanlar kadroya alınırken, diğer hükme göre işe girenler kapsam dışı bırakılıyor… Şimdi bir işyerinde aynı işi yapan, ancak farklı statü ve ücret düzeyinde çalışan üç, hatta dört çalışan grubu çıkıyor ortaya… Devlet memurları… İşçi statüsünde çalışanlar… Taşeron çalışanıyken kapsama alınanalar… Kapsam dışında kaldığı için taşeron olarak çalışmak zorunda kalanlar…
 
Anayasanın eşitlik ilkesine açıkça aykırı olan ve tümüyle iş barışını bozucu nitelikte olan bu yanlışın yeni bir kararname ya da yasa çıkmadan düzeltilmesi mümkün görünmüyor… OHAL’e dayanılarak çıkarılan kararnamelerin, anayasaya aykırı olduğu iddiasıyla mahkemeye gidilemediği gibi yasa ile düzeltilmesi de uzak bir ihtimal olarak görünüyor… AKP bu gibi netameli konuları mecliste tartışmak istemiyor çünkü… Bu hem meselenin uzun süre gündemde kalarak kamuoyunda tartışılmasına neden oluyor, hem muhalefetin tavrı sınırlı da olsa oldubittileri engelliyor…
 
MADEN İŞÇİSİNDEN “TIK” YOK BU KONUDA
Bana sorarsanız yalnızca bu durum bile, halkoylamasıyla Cumhurbaşkanına verilen kararname yetkisinin ne kadar tehlikeli olduğunu gösteriyor… Bu tip yetkiler suiistimale çok açık ve AKP elebaşları bunu sömürdükçe sömürüyor… OHAL, darbe girişiminde bulunan FETÖ ile mücadele için ilan edildi sözüm ona… Başbakan, “OHAL’i kendimize ilan ettik” dedi hatta… Ama uygulama hiç de öyle olmadı… KHK’ler, büyük bir keyfiyetle, kar lastiğinden kamudaki kılık kıyafete, taşeron uygulamasından müsteşar düzenlemelerine kadar ilgisiz pek çok alana yayılıp gidiyor…
 
Hiç kuşku yok… AKP bu cesareti toplumun dağınıklığından alıyor… “Gemisini kurtaran kaptan” tezviratıyla, dayanışma duygularını iğdiş ettiği toplumda, herkesi sinek gibi avlıyor… Kadroya alınan işçiler, kapsam dışı kalan arkadaşlarından uzak duruyor mesela… TTK’de çalışan taşeron işçiler de kapsam dışında… Kendi başı sıkıştığında, “Zonguldak uyuma madenciye sahip çık” diye, yeri göğü inleten maden işçisinden “tık” yok bu konuda… Onlar sokaktayken de şimdi yürüyenler seyretmişti… Ah, arkadaşlar nasıl anlatsam size bilmem ki: “Kurtulmak yok tek başına… Ya hep beraber, ya da hiçbirimiz…”