Kış kendini nasıl bulutların arasında saklayıp kendine özgü bir kasvet yaratırsa insanlar ve doğa üzerinde, bahar bunun tam tersine hazırlar kendini. Kış ruhundaki eskileri ayıklamaya onları bambaşka bir ruh haliyle geri dönüşüme hazırlarken, bahar da o denli yeniliklerini, yenilerini serer çarşaf çarşaf evrene. Işıldayan bir gökyüzü, yeryüzüne vuran rengârenk ışık süzmeleriyle, insan bedenine yürüyen duyguları yeniden filizler adeta. Baharın bir adı Nevruz, bir adı aşktır bu yüzden.
Nevruz mevsim bayramıdır, doğanın kendine has özelliklerini bütün canlılara ortak paydada sunduğu yeniden başlayalım duygusudur. Bir gelenektir ve iyi gelir tıpkı bahar gibi bütün canlılara.
Nevruz, Selçuklulardan Osmanlıya, oradan da günümüze değin yolculuğunu her yıl aynı heyecanla aynı iyi dileklerle yapan en eski en yenileyici bayramdır. Anlamı doğanın bayramı olmasıyla ilintilidir daha çok.
Orta Asya’ dan Balkanlarda ki uluslara kadar, çok geniş bir bölgede yerel renk ve inançlarla kutlanan Nevruz, her ulusun kendi kültür değerleriyle özdeşleştirilip sembolleştirdiği özü itibarıyla baharın gelişinin kutlandığı, coşkuyla karşılandığı bir gündür. Gece ile gündüzün eşitlendiği 21 Mart'ta güneş göçmen kuşlar gibi kuzey yarımküreye yönelir. 21 Mart ile birlikte havalar ısınmaya, karlar erimeye, ağaçlar çiçeklenmeye, toprak yeşermeye, göçmen kuşlar yuvalarına dönmeye başlar.
İşte bu nedenle Türklerde Nevruz, yeni yılın başlangıcı olarak kabul edilmiş ve günümüze kadar bayram coşkusuyla kutlana gelmiştir. Orta Asya'daki Türk topluluklarından Azeri, Kazak, Kırgız, Türkmen, Özbek, Tatar, Uygur Türkleri, Anadolu Türkleri ve Balkan Türkleri Nevruz geleneğini canlı olarak günümüze kadar yaşatmışlardır.
Selçuklu ve Osmanlıda kutlanmaya başlanan Nevruz, ziyafet sofralarının yanı sıra musiki ve edebiyat ruhunda da kendini hissettirmiştir. Türkiye cumhuriyetlerinde geleneklerini bayram coşkusu birlik ve beraberlik unsurlarının şenliklerle yan yana, kol kola kutlayan Nevruz, doğanın insanlara ve canlılara umut vadeden bir başlangıcın bayramı olmuştur.
Türkiye'de bir gelenek, Türk Cumhuriyetleri'nde ise resmî bayram olarak kutlanırken, 1995 yılından itibaren Türkiye Cumhuriyeti tarafından Bayram olarak kabul edilen bir gün haline gelmiştir. Verdiği mesaj yenilenen bir mevsimin, ağaçlara yürüyen suyun, yaprağa dala değen yeniden doğuşun, bütün canlıların bedenlerinde aynı canlanışı hissettirmesi adınadır
Şiir olur şarkı olur Nevruz, bereket olur birlik ve beraberlik adına bir adım olur ayrıca. Tıpkı kışın kendini sakladığı o kasvetin yorgunluğunu atmasına yardımcı olan bir panzehir gibi bahar nevruz olur, Nevruz bahar olur.
Nasıl doğa kendini bu coşkuyla yenileyip, üretime çoğalmaya coşmaya bir zemin oluştursa, canlılarda yeniden yeşerir ruhlarında. Bahar aynı zamanda bir aşk mevsimidir. Tortularından arınan bedene kendini yenileyen bir ruh eşlik etmelidir.
Etmelidir ki bütün canlılar yaşamın anlamında bir fark yaratabilsinler. Kendini sevmek ve kendini çoğaltmak içinde iyi bir fırsattır bahar. Kendini sevmeyi becerebilenler, etrafına ışık saçar, günesin sıcaklığından bir çiçeğin kokusuna, bir kuş sesinden yaprakların üzerine düşen bir çiğ tanesine kadar kıymetli olur her şey. Bahar bize, bakmayı, dokunmayı, sevmeyi, hissetmeyi öğretir aynı zamanda. Çünkü doğanın bu kendini yenileyen ışıltısına kayıtsız kalabilmek imkânsızdır. Bütün bu duyguların farkına varabilmek, kış yorgunluğunu kasvetini atabilmek ancak bir bayram coşkusunun yol göstericiliğinde daha çok dikkat çeker ve önemsenir diye düşünüyorum.
Canlılar arsındaki aşkın cinsi yer değiştirir, her şeye âşık oluna bilinir örneğin. Bir güle bülbül nasıl haykırırsa sevdasını, nasıl gün geceye kavuşmayı özlemle çekerse, nasıl bir kadın bir yüreğe saklanmayı düşlerse, bahar bütün bunların bereketidir. İçinde yaşama sevinci olan herkese iyi niyetleriyle sevgi çoğaltabilen herkese iyi gelsin bahar, iyi gelsin Nevruz.
Bereketli, sağlıklı, birleştirici, kucaklayıcı her şey den önemlisi sevebileceğiniz nice bahar bayramlarına diliyorum. Nevruz bayramınız kutlu olsun.