Bu işe gönül verdiğim çocukluk yıllarından bu yana, bir karınca gayretinde, bir kaplumbağa ilerleyişinde yol alsam da vazgeçmedim sevdamdan. Bütün ayıplarıma sahip çıktım çünkü başarının anlamıdır başarısızlık, iyi kötüye yol gösterir, az çoğalabilmek için feda eder kendini.

Hep bir öğreti, hep mücadele üzerine kuruludur içinde bulunduğumuz sistem. Adını her birimiz ayrı ayrı koysak da kendi bakış açımızla resimler çizsek de var olma savaşıdır inceden inceye mücadelesini verdiğimiz. Ne kadar olursa işte, ister kısmete bağlayalım ister gayrete.

Ancak şunun altını bir kez daha çizmeden geçemeyeceğim. Bir Fazıl Hüsnü Dağlarca mührüdür sözde kıymet bulan. Başucumda ilaç olur yolculuğuma.

Şöyle der usta; “Şairin tanınamaması doğduğu yerin karanlığındandır” Doğduğumuz yerlerde öğrenmekten üretmekten ziyade, karanlığımızla boğuşuyoruz mecburen. Bu da zamanla yılgınlık ve yorgunluk demek oluyor. Işığa yönünü yüzünü dönmek, önüne perde çekenlerin engelinden geçebilmekle ilintili, çaba göstermek, direnç göstermek kaçınılmaz amaç uğruna.

Işığa yüzünü dönmek ve ışığa yürümek, doğduğun değil doğduğun yerden, işte buna yolculuk.

Değerini bulur her şey zamanla ama ve fakat değerlendirebilirsen varlığını! Bir başkasına biçtirirsen kıymetini, bir pula satılan insanlık acizliğinden utanmaz hiçbir vakit.

Bir deryanın içine girmek değil, onun esintisinde nefes alabilmek aslında baş koyduğum. Haddini bilmek yeryüzündeki en büyük erdem sanırım. Bu demek değildir ki hadsizlere karşı boyun eğilecek ve vazgeçilecek mücadeleden.

Hayır, tam tersine kamçılanarak daha çok gayret gösterilecek ve daha çok emek çünkü emeğin yüceliğini öğreniyorsunuz her adımınızda.

Sığ düşünen ve söylediklerinin içeriğine vakıf olamayan niyet fukaralarının gölgesinde kalmamak esas yürünecek yolun azmi açısından.

Bu yıl öğrenme açısından daha çok sınav veriyorum ama bundan şikâyetçi değilim. Yoluma çıkan herkesin seçilmiş olduklarını düşünüyorum. Böyle böyle keşfediyor insan kendini ve içindeki cevheri. Ne istediğimizi bilirsek ve onun peşine düşersek, miktarına da kanaat gösterirsek, dallarından topladıklarımızla yarınlara tohumlar ekebiliriz diye düşünüyorum.

Toprağımın bereketine inanıyorum ışığımızın kaynağı Anadolu da. Doğduğumuz yerleri aydınlatmak asli görev kim bilir idrak etmekte geç kaldığımız.

Bu bir serzeniş değil kendimce bir gözlem sadece!

Bu yıl Azerbaycan yolculuğuyla başlayan keşiflerin, yarınlara doğru tamamlayıcı olma öğretilerinin yanı sıra, kendinde ki varlığın ölçeğini de analiz etme fırsatı buluyorum bir nevi. Bakış açınız değişebiliyor Kültürel yolculuğa. Öz kültürünün kıymetini değerini, âşıkların ozanların şairlerin söz dizgilerindeki ustalıklarını, her bir hecenin hayatın ince eleğinden süzülmüş mirasını tanıyor olmak, bundan nasiplenebilmek olağanüstü bir şans kısmet benim için.

Biliyorum yüklerimin ağırlığını, yolumun engebeli olduğunu ama gönül vermek bu olsa gerek vazgeçemiyor insan. Şairin dediği gibi “bir kere sevdaya düşmeye gör, ateşlerde yandığının resmidir” söze sevdalanmak yakıyor dili yüreği, yandıkça tütüyor satırlar ve işte o zaman anlamlaşıyor yaşamak.

Yola koyulmak bile çok anlamlı çok ne zaman yanar ne zaman tüteriz bilinmez ama geç kalmışlığımın aceleciliği bile anlamlı artık. Işığım sönmesin yeter, mucizesi ta kendisi insanın.

 

 

 Bir şairin, ozanın dizeleriyle tamamlayalım satırları, anlamı elbette derinliğinde. Uzun yıllardır sunumlarımda okur anlamaya çalışırım!!!

 

 

Mürşide varmaya talip olursan

İptida insandan rehber isterler

Verdiğin ikrara doğru gelirsen

Ahd ile peymandan rehber isterler

 

Rehberin var ise olursun insan

Rehberin yok ise kalırsın hayvan

Arasat gününde açılır meydan

Açılan meydanda rehber isterler

 

Mürşidin nazarı müşkülü seçer

Kâmil olan talip sıratı geçer

Can kuşu kafesten akîbet uçar

Tenden uçan candan rehber isterler

 

Şah-ı Merdan bir yol kurdu kuluna

Bu yola giden rehberden biline

Girmek ister isen İmam yoluna

On İki İmam'dan rehber isterler

 

Tarikat babına girmek dilersen

Hakikat güllerin dermek dilersen

Erenler sırrına ermek dilersen

Sır ile pinhandan rehber isterler

 

Pir Sultan'ım söyler bu hikayeti

Yirmi sekiz harfle yedi ayeti

Nefsini bilmektir sözün gayeti

Bilmeğe irfandan rehber isterler

 

Pir Sultan ABDAL