Bölgemizde varlığından haberdar olmadığım bir porsuk ağacının, yaşlı bir bilge gibi ses vereceğini, el vereceğini, kentin sorunlarına rehberlik edebileceğini sadece ben değil, sanırım birçok kişide düşünemezdi. Yıllardır bu kentte yaşayan biri olarak, bu kentin bir sakini olarak en hayati meselelerden tutunda, birleştirici, psikolojiyi iyileştirici etkinliklere değin duyarsızlık gösteren o kadar çok atanmış bürokrasi insanıyla karşılaştık ki, sanırım Zonguldaklı da şaşkın ve memnundur vali Çınar’ın kararlılığından.”
Kartvizitinde Şöyle yazıyor porsuk ağacının: “Zonguldak’ta Bronz Çağ’a tarihlenen Porsuk ağacının (Taxus baccata), Anadolu’nun bilinen en yaşlı ağacı olduğu ortaya çıktı.4112 yaşında olduğu söyleniyor.” Dedim ya bilge bir porsuk ağacı olduğuna inanıyorum ve onun kıymetini bilen bir bürokrasi adamının, belki de doğaüstü bir güç ile tükenmişliğimizin tamda son noktasında göreve getirildiğini düşünüyorum. Ne yalan söyleyeyim haber yapıldığı günlerde daha farklı düşünüyordum.
Bir porsuk ağacına verilen değerin kıymetin, kent, insanı üzerinden mukayesesini yaptım itiraf ediyorum. Ağaç olasım gelmişti o günlerde, bilgeliğim yetmese de.. Sonrasında ise Sayın Valiyle ilgili haberler düştü yerel basına. Adım adım arşınlayarak sorunlarına eğilmeye başladığını, Zonguldak insanıyla iç içe olduğunu, kültüre sanata gösterdiği duyarlılığın bizzat teşrifleriyle desteklediğini gördüm. Benimde ekibimle birlikte yaptığımız Konser provama denk gelmesi ve kayıtsız kalmamasıyla daha çok umutlandım geleceğe, geleceğimize yönelik. Bir şeyler olacak olmalı dedim çünkü buna çok ihtiyacımız var. “Bir randevu talebim vardı kendilerinden, umarım dikkate alınır çünkü çocuklarla ilgili bir görüşme isteğidir, yeri gelmişken söz etmek istedim belki göze kulağa çarpar” Her neyse asıl konu Zonguldak ve içindeki adaletsiz dağılım.
Masaya yumruğunu vuranların, kaba kuvvetle üstünlük sağlamaya çalışanların, haksız elde edilen yerleşkelerin ve statünün eşitlenmesi yolundaki çabalar ve kararlılıklardan dolayı son derece memnunum. Eli yüzü düzgün bir kente olan özlemimizin olmadığını kim söyleyebilir ki? Kuralların kaidelerin ayrıcalıklı olmaması gerektiğini bilmelerine rağmen, daha önce sadece zaman doldurmaya gelen birçok bürokrasi adamının yanı sıra, şu an için umut bağladığımız ve kararlarının arkasında duran, sağlam iradeli bürokrat eliyle yönetilmemiz bizler için bir şans diye düşünüyorum. Sen 4112 yaşında bilge bir porsuk ağacı ol ve kıymetini değerini ortaya çıkaranlarla bu kente rehberlik yap, hangimizin aklına gelirdi, dahası aklımızın köşesinden geçerdi ki Allah aşkına.
“Bu satırları kaleme alırken kıyı kenar düzenlemeleri için düğmeye basıldığı haberleri düşüyordu ajanslardan.” Çok hassas bir karar olduğunu düşünüyorum çünkü bizler sadece kıyıdaki yaşam alanlarından denize karşı nefes alabiliyoruz. Özel mülkiyetlerle genele hizmet verenler arasında çok hassas bir çizgi olduğunu düşünüyorum, buda naçizane bu kentin daimi sakinlerinden biri olarak benim tespitimdir.”
Hayıflandığım günler için bir porsuk ağacı kadar bile kıymet verilmiyor dediğim günler içi hicap duyuyorum şimdilerde. Varsın benim kültür sanat adına içime sığmayan hayallerim çıkmasın gün yüzüne ama bu kentin adam akıllı, haklı hukuklu bir düzene geçmesinin önü kesilmesin. Eşit şartlarda yaşamamız için ayrıcalıklı insanların hortlamadığı bir Zonguldak için verilsin savaşlar.
Bu kentin imarından trafiğine, eğitiminden kültürünün yozlaştırılmasına kadar yığınla sorunu var! Hele ki termik santrallerle ilgili hava kirliliğinin ötesinde insanların sağlıklarını ipotekleyen gerçekçi bir tespit var ki buda kıyı kenar güzergâhına denk geliyor diye düşünüyorum. Her alanda hizmette sekteye uğrayan bir kentte radikal kararlar alarak, sağlam ve kararlı adımlarla gelişmişliği yakalayacağımız umudu şimdiden yeşermeye başladı.
Atanmışlar ve seçilmişlerin, hatır gönül ilişkileriyle, sadece zaman doldurulan mevkiler olarak bakılmamalı meseleye. Altını doldurabilmek ve hizmet kalitesi oluşturabilmek gerekliliği kadar zorunludur da görev yerleri, amacına uygun kullanılması esastır. Demek ki olabiliyormuş, imkânsız değilmiş, o halde neden yıllardır bu kenti birbirine doladınız. Kim verecek bunun hesabını kim bunca zamandır süregelen emeğin mağdurlarına teselli verecek. Şehir olduğuna şahitlik isteyen bu coğrafyada, kasabanın da altına düşen görselliğinin hesabını söyleyin kim verecek. Kendi çıkınını doldurmaktan öte düşünememek başımıza ne işler açıyor bir bakın Allah aşkına. Kent sakinleri olarak bir nefeslik hayata olan dokunuşların yokluğuna sebep verilen şu günlerde, herkesin iyice bir düşünmesi gerekiyor, biz nerde hata yaptık.
Oturdukları makamı devlet adamı anlayışıyla değil de, babasının malı gibi kullananlar ziyaretlerine gittiğinizde size tepeden bakıp, alt sınıf muamelesi yapanlar, Hak adalet eninde sonunda yerini buluyor, bu yüzden son derece iyi hissediyorum. Umuyorum porsuk ağacının bilgeliğinde, yeniden bir canlanış, yeniden daha yaşanası bir kent için iyi değerlendirilir bu günler. Kişiye özel parsellenmeden hepimize ait bu coğrafyanın, yaşadığımız bu öksüz kentin bu defa yüzü güler ve yarınlara umutla bakabiliriz. Mesele sadece porsuk ağacı olmak da değil, ona kıymet verebilmekte. Zonguldak yüzün her zaman gülsün diliyorum çünkü sen çok bedeller ödedin şimdi yenilenme ayağa kalkma zamanı. Umarım birileri galeyana gelip kesmez porsuk ağacını.